Suyu kim bulandırıyor?

A -
A +

Meşhur fıkradır. Duymayan belki az insan vardır.
Derenin yukarısında su içerken, aşağıda duran kuzuyu gören kurt onu yemeyi kafaya koyar. Bir sebep olsun diye de kuzuya seslenir. "Sen benim suyumu niye bulandırıyorsun?" der. Kuzu bir bulunduğu yere, bir  kurdun bulunduğu yere bakar der ki: "Kurt abi, sen yukarıdasın, ben ise aşağıda. Su aşağı doğru akıyor. Suyunu nasıl bulandırabilirim ki!" Kurt kuzunun mantıklı cevabına daha sert bir sesle cevap verir: "Sen bana yalancı mı diyorsun?" Kurdun diklenmesinden ürken kuzu, "Size yalancı demek istemedim" der. Kurt iddiasını tekrarlar: "O halde benim suyumu bulandırdığını kabul et. Ben seni yiyeceğim..."
Evet, maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmekse ve hır çıkarmak için binbir sebep ortaya sürülmüşse, suyun hangi tarafa aktığının hiçbir önemi olmaz!
**
Son günlerde Ermeni tehcir olayını yine alevlendirdiler. Türkiye'ye soykırım yaftası giydirmeye çalışıyorlar. Yukarılarda duran bazı güçler "suyu bulandırdın!" dercesine, Ermeni meselesini temcid pilavı gibi önümüze sürüp duruyorlar. Peki, nedir bu Ermeni soykırım meselesi? Tarih boyunca Ermenilere sadık dost gözüyle bakan Türklere, soykırım nasıl yakıştırılıyor? Bu dostluğu kim, nasıl bozdu? 1915 tehcir olayı nasıl gelişti?
Bunun için 1800'li yıllara kadar inmemiz gerekiyor. Çünkü bu olayların temeli ABD'de atıldı. 1810'da Samuel J. Mills yönetimindeki bir grup tarafından kurulan Amerikan Board Teşkilatı, Doğu'dan Batı'ya birçok ülkede yoğun bir misyonerlik faaliyetine başladı. 1819 yılından itibaren de Osmanlı topraklarında yapılandılar. Osmanlı Devleti içinde Batı Misyonu, Doğu Misyonu, Merkezi Türkiye Misyonu gibi misyonlar oluşturarak, ülkeyi örümcek ağı gibi sardılar. Eğitim çalışmaları adı altında 80 yüksekokul, 8 kolej ve 16 kız okulu açtılar. Hiç Türk öğrencinin alınmadığı bu okullardaki öğrenci sayısı kısa sürede 27 bini aştı. Yardım kurumları kurarak, sosyal hayatın içinde yer aldılar, halkın güvenini kazandılar. Düğünlerde, ölümlerde, bayramlarda, yiyecek pazarında, geçim kaynaklarında, yer altı ve yer üstü zenginliklerinde insanları kendilerine bağlayan faaliyetlerde bulundular. Yüz yıl içinde Osmanlı'nın toplum yapısını ve zayıf noktalarını çok iyi çözdüler. Amerikan Board misyonerleri, ellerinde bol para, incil, dini risale ve çeşitli yayınlarla Ermeni evlerine bir bir giderek, Osmanlı'ya karşı ilk düşmanlık tohumlarını aşıladılar. Osmanlı karşıtı düşünen beyinler çoğaldı. Özellikle Merkezi Türkiye Misyonu, Osmanlı Ermenilerini Devlete karşı kışkırtmak için hazırladı. Türk aleyhtarı Ermeni propagandasında kullanılan bu gençlerin bir kısmı Amerikan vatandaşı yapıldı. Amerikan misyonerleri, yetiştirdikleri Ermeni ihtilalcilerini destekleyip, Hınçak ve Taşnak komitelerinin gizli kuryeliğini yaptılar. Artık Osmanlı Ermenilerinin bir kısmı, fitili ateşlenecek bomba misali patlamaya hazırdı.
Dost Ermeniler, düşman olmuştu artık!
Yıl 1914. Birinci Dünya Savaşı çıktı. Osmanlı önce bu savaşa girmedi. Fakat Amerikan basını, "Türkiye'de Ermeniler katlediliyor!" şeklindeki manşet haberleri ile algı operasyonu başlattı. Amerikan Başkanı Wilson'a Türkiye'ye müdahale etmesi için çağrıda bulunuyorlardı. İngiltere ve Fransa bu haberleri teyit ediyordu. Neler oluyordu? Halbuki Türk topraklarında böyle bir vukuat yoktu. Anadolu insanını çirkin bir oyunun içine sürüklüyorlardı. Bu katliam haberleri ülkeleri etkiledi. 2 Kasım 1914'te Rusya, 5 Kasım 1914'te İngiltere ve Fransa, Osmanlı devletine savaş açtılar. Rusya'nın desteklediği Ermeni Taşnak Komitesi (Taşnaksutyun), Doğu'daki Ermenileri isyana hazırlıyordu. 1915 Nisan'ında Van'da başlattıkları isyan Doğu illerini sardı. Binlerce insanımız öldürüldü. 24 Nisan'da Taşnakların faaliyeti yasaklandı. Ve Osmanlı Devleti kan dökülmemesi için Ermeni tehcirini (Zorunlu göç) başlattı. Fakat Türkiye'deki Ermenilerin topluca katledildikleri propagandası sürüp gitti. Batı'nın yüz yıllık çalışması hedefine ulaşmıştı. Osmanlı'nın yıkılış fitilini ateşlemişlerdi. Sonrası malumunuz...
**
Şimdi soruyorum. İki yüz yıl önce başlatılan bu habis oyunda müsebbibler belli iken, siz haklılığınızı kime, nasıl inandıracaksınız? Daha katliam olmadan "Katliam var" diyenlere neyi anlatacaksınız? Bütün arşivleri önlerine dökseniz beyhude olacak. Boynumuza yafta asılmış. Bizi halletmeyi kafaya koymuşlar bir kere... "Suyu bulandırıyorsun" demişler.
Suyun ne tarafında olduğumuzu göreceklerini mi zannediyorsunuz?
Tek çare var. Kurttan daha güçlü olmak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.