Dil eğitimi ve kültür

A -
A +
Halk arasında "Bir lisan bir insan..." derler.

Lisan, insanların birbirilerini anlamaları için kullandıkları dil...

Farklı dillerden farklı kültürler, farklı anlayışlar, farklı toplumlar oluşmuş. Bir toplumun ya da ülkenin kültürünü anlayabilmenin, anlatabilmenin yolu, onların dilini öğrenmekten geçer. Çünkü kültürler, kelimelerle, sözlerle, o kültüre ait yazılmış eserlerle anlatılabilir.   

Diğer bir ifade ile sizin lisanınızdan anlayan ne kadar çok ise, sizi anlayan taraftarınız da o kadar çok olacaktır. Dünya üzerinde etkin rol oynayan Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler uzun yıllar önce lisanın gücünün farkına varmışlar, kendi lisanlarını öğretmek için birçok ülkede dil öğreten enstitüler ve kurslar açmışlardır. Bu kurslarda dil eğitiminin yanı sıra düzenledikleri sosyal etkinliklerle gençlerin sempatisini kazanarak, kültürlerini benimsetip yeni taraftarlar bulmuşlar.

1911 yılından beri faaliyet gösteren Amerikan Kültür Derneği'nin sadece Türkiye'de 147 şubesi bulunmaktadır. Gençler lisan öğrenmek için gittikleri bu kurumlarda Amerikan kültürünü de öğrenmektedirler.

Bu maksatla kurulan Alman Goethe Enstitüsü'nün de dünyanın 79 ülkesinde 128, Almanya'da ise 14 enstitüsü bulunmaktadır. Türkiye'de İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere 3 büyük ilimizde faaliyetlerini sürdürmektedir. Goethe Enstitüleri kültür programlarının yanı sıra dil kursları vermekte, bilgilendirme günleri düzenlemekte, Almanca öğretmenlere ve edebiyatçılara danışmanlık hizmetleri de sunmaktadır.

Yine Fransız Kültür Merkezleri kapsamında faaliyet gösteren Fransa Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanlığı, Yükseköğrenim ve Araştırma Bakanlığı'na bağlı "Campus France", 89 ülkede 117 merkezde Fransız dilini ve kültürünü benimsetmek için çeşitli kültürel etkinlikler yapmaktadır.
Bu konularda oldukça mahir olan İngiltere de ülkemizde İngiliz Kültür Derneği adı altında birçok şehrimizde yabancı dil eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir.

Hazreti Ali'nin (radıyallahü anh) ilmin, eğitimin, lisan öğrenmenin önemini vurgulayan "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum" sözü meşhurdur.

Böyle yerlerde eğitim gören, bir harf değil, geleceğini şekillendirecek yeni bir lisan öğrenen gençler de (genellikle) bu kurumlara ve ülkelerine ilgi ve sempati duymaya başlamakta, dilini öğrendikleri ülkenin kültürünü yadırgamamakta, taraftarı olmaktadır. Bu gençlerin ileride devlet kadrolarında önemli mevkilere geldiklerini bir düşünsenize... Sempati duyduğu ülke ile ilgili konulara daha farklı yaklaşacaktır.

Onlar bize dillerini öğretip taraftar toplarken, biz ise maalesef yıllarca at gözlüğü takıp "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" avutması ile dünyadan soyutlanmışız. Herkesi düşman gibi görmüşüz. Diğer bir deyişle dünyaya karşı, komşularımıza karşı "sevimsiz" görünüp antisempati toplayan bir hale girmişiz. Sonra da bir olay vuku bulduğunda haklılığımızı anlatamamış, bizi anlamalarını beklemişiz.   

Rahmetli Özal ile birlikte dünyaya kapılarımızı nihayet açtık. Uyandık. Tabularımızı bir bir yıktık.
Tıptı Osmanlılar gibi Türk milletinin barbar değil, dost olduğunu, dostluğunun da kıymetli olduğunu, Yunus diliyle yeniden anlatmaya başladık.

Fakat bu konuda o kadar geç kalmıştık ki dünya insanlarının bizi anlamaları, algılamaları için uzun bir süreç gerekiyordu. 2007 yılında bir kamu vakfı olarak kurulan Yunus Emre Enstitüsü tıpkı yukarıdaki ülkelerin yaptığı gibi dilimizi, kültürümüzü dünya gençlerine öğretmek üzere faaliyetine başladı. Bugüne kadar 32 ülkede 40'tan fazla şehirde Türk dilini öğreten enstitüler açtı. Gittikleri ülkelerde düzenledikleri etkinliklerle sempatik bağlar kurdular. Artık kültürümüzü, sanatımızı, insanımızı, ülkemizi yakinen tanıyan, bizim gibi düşünen, dilimizi konuşan, bize sempati duyan, bizi anlayan dünya gençleri var.

İyi ki Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarımız var. Bize Türkiye'nin dilinden anlayacak, binlerce gence lisan öğreterek, ülkemize binlerce dost insan kazandırıyor.
Hem de Yunus anlayışında...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.