Ekranların etkisi

A -
A +
Görüntülü yayınlar hiç şüphesiz ki diğer medya ve haberleşme iletişim araçları arasında en etkili olanı. Ekranlar âdeta dünyaya açılan bir pencere gibi. Görmek istediğinizi mekânınıza kadar taşıyor. Haberler, diziler, programlar, belgeseller, filmler, oyunlar derken, dünyada büyük bir kitle televizyon ve bilgisayar ekranlarının bağımlısı olmuş. Hayatlarının bir kısmı bu pencere karşısında geçiyor.

Erkekler genellikle haberler ve maçları izlerken,  kadınlar diziler ve filmler ile vakit geçiriyor.

Çocuklar ise bilgisayar oyunlarının içinde kaybolup gidiyor.

Bu tek gözlü nesne, insanları etkileyen, algılarını yöneten müthiş güç olmuş.

Bu güç, insanlık için tamamen faydalı olarak kullanılıyor diyemeyiz.

Çünkü öyle zararlı yayınlar oluyor ki, ne çocuğunuzda ahlak bırakıyor, ne ailenizde huzur. Evinizin içine yerleştirilmiş bir bomba gibi ailenizin varlığını tehdit ediyor. Dizilerdeki olumsuz karakterler, eşinize, çocuğunuza kötü örnek olabiliyor. Bilgisayar oyunlarının etkisiyle çocuklarınız bambaşka kişiliğe bürünüyor. Kendi ellerinizle evlerinize taşıdığınız bu pencereler, sevdiklerinizi bir bir elinizden alabiliyor.

Tamamen zararlı da diyemiyoruz.

Çünkü teknoloji çağının gereği olarak iş ortamınıza kadar giren ve işinizin bir parçası hâline gelen bilgisayarlarla haşir neşir hâlindesiniz. Televizyonlar ise, görüntülü yayınları ile sizi ekrana bağlıyor. Kısa sürede dünyada neler olup bitiyor öğreniyorsunuz.  Aile için yapılan bilgilendirici, eğitici programlar, kendimize dersler çıkaracağımız diziler, filmler ile faydalı olabiliyor.

İşte bu sebeple evinizde ekran sahibi iseniz, en az yayını yapanlar kadar bilinçli bir izleyici olmak zorundasınız. Kendi filtrenizi kendiniz oluşturmalısınız. Neyi izleyip, neyi izlemeyeceğinizi aile kültürü olarak belirlemiş olmalısınız. Aksi halde sel gibi gelen yayın furyası arasında kendinizi ve ailenizi kaptırır gidersiniz.

Zira bu gücün farkına varanlar, bunu çok iyi şekilde kullanıyorlar. İyi niyetli olanlar iyi; kötü niyetli olanlar kötü şekilde... Diğer bir ifade ile insanların algıları, görüntülü yayınlarla değiştirilip, daha kolay yönetilebiliyor.

**

Daha önceki yazılarımdan birinde algı yönetiminden bahsetmiştim. Önemine binaen yine tekrarlıyorum. Dünya güçleri algı yönetimini geleceğin geçerli silahı olarak görüyor. Çünkü insanların fikirlerini, görüşlerini yönetebildiğiniz ölçüde dünyayı yönetirsiniz.

Mesela Suriyeli minik Aylan'ın cansız bedeni ekranlara yansıdığında, bütün dünya gündemi buna kilitlendi. 2 yıldır film seyreder gibi Suriye'deki yüz binlerce insanın katliamını izleyen Batı, ne hikmetse bir çocuğun resmiyle, daha doğrusu kamuoyunda oluşan vicdanın sesiyle kendine geldi. Mülteci meselesini hemen gündeme aldılar. İşte bazen bir resim bile insanların algılarını değiştirebiliyor.

Fakat dünyada oluşturulan "Müslümanlar teröristtir" algısı hâlâ etkisini sürdürmeye devam ediyor. Üstelik bir de bunun üzerine "Türkiye teröristlere yardım ediyor" algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Ülkemizde de aynı mihrakların uzantıları Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan için menfi bir algı operasyonu yürütüyorlar.

**

Eskiden tek ses vardı. Devletin radyosu. Ne konuşursa o... İnsanlar bunu dinler, bunu söylerdi. Medya da tek taraf gibi aynı sesi desteklerdi. Menderes'i böyle götürdüler. Şimdi çok taraflı (daha doğrusu iki cepheli) yayın organları her telden çalıyor, söylüyor. Yani herkes kendi kabındakini sızdırıyor. Çok seslilik elbette olsun.  Fakat devlet, tehlikeli algıları bertaraf edecek, millî birlik ve beraberliği sağlayan algıları oluşturacak bir sistemi ivedilikle tesis etmeli.
Millet, 'yerli' ve 'millî' olmanın ne olduğunu iyice idrak edip öğrenmeli...

Bu tesis edilemezse, ekranların gücünü iyi kullananlar, algıları değiştirecek; doğrular yanlışlar birbirine karışacak. Sonra ne 'yerli' anlayışı kalacak, ne de 'millî' fikir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.