Masallar da biter...

A -
A +
"Veee sonsuza  dek mutlu yaşadılar..." diye biten masallarımız vardı dinlediğimiz... Öylesine keyifle, öylesine  kocaman bir tebessümle dinlenirdi ki bu masallar, en kötü anında bile sonunda düzeleceğini bilerek eksik etmezdik tebessümü yüzümüzden.
Halının üzerine yüzükoyun uzanır, ayaklarımızı çapraz yapıp oynatırdık aşağı yukarı, bir de elimiz çenemizde kalırdı hep... Gözlerimizde mutlu sonu bekleyen ışıltı, kulaklarımızı yüreğimiz kadar açıp dinlerdik... Her kötü hikâyenin sonu mutlu bitecekti, emindik! Hep öyle anlatılmamış mıydı bize? Masallardaki gibi gördük büyüyene kadar hayatı... Tebessümümüz eksilmedi gözlerimizden. Düşüp kanattığımız dizlerimiz olsa da ara sıra bilirdik ki; annemiz gelip öpecek ve tüm acılarımızı unutturacaktı bize... Hep böyle olmamış mıydı? En kötü anımızda yanımızda sevgi dolu bir el uzanmamış mıydı?.. Masallarda yaşadık bazen, Külkedisi olduk... O bal kabağının bir gün 12'ye vuracağı hiç gelmedi aklımıza... sonu mutlu bitiyordu ya.
"Veee sonsuza dek mutlu yaşadılar" dedi hayat bize... Ta ki, hayatın içine kayan bir yıldız hızıyla düşene kadar! Sendeledik sonra, yeni tay tay  yapan bebek misali... Gerçi o sendelemelerde hep sıcak bir kucak vardı bizi karşılayan. Ya şimdi?.. Dengeni korumaya çalışıp dikelmek gerekiyor güç almadan, ya da salmadan kendini o sıcak kollara...
Zaman bize gösterdi ki; sonu mutlu bitmiyormuş meğer her şeyin... Hatta mutlu başlayan masallarımız bile acı ile sonlanabiliyormuş... Bu daha da acıtıyormuş insanı. Masal yaşamaya başlamışken kendini kâbus  içinde bulmak da varmış... Aklımıza o prensin öptüğü anlardan çok, Külkedisi'ne elma veren cadı daha çok takılır olur. Açarsınız kalkanlarınızı daha bir fazla... Kalkanlarınızı açtıkça da, sonu mutlu biten masalları yaşama ihtimaliniz azalır... Hiçbir elmayı alamaz olursunuz kimselerden, hep o hain gülüş gelir takılır kulaklarınıza; çekersiniz elinizi...
"Veee sonsuza  dek mutlu yaşadılar" diye anlatılacak sarhoşluklarınız üzerine kendi masallarınızı anlatmaya başlarsınız hiçbir ele sarılmadan sımsıkı... O masalın diğer kahramanı olmasa da yanınızda siz anlatırsınız yine, dinlemek isteyenlere... Sonuna gelince masalın, sorarlar; "eeee, sonra sonra?!" Hafif bir tebessüm edersiniz, çocukluktan kalma yürekten akıp yüze yerleşen tebessümle. Hani kanatlıdır ya yüreğin o zamanlar... Sonra, kaldırırsınız başınızı güneşe doğru ve dersiniz ki; "Gökten üç elma düşmüş..."

Ninem diyor ki; Helalzade barıştırır, haramzade karıştırır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.