Kımıl kımıl

A -
A +

Şu merdiven otomatiklerinden az çekmedik. Tam inerken, çıkarken en fenası da iki kat arasında söner; karanlıkta bırakır, insanı sinir  eder  bazen merdivenden yuvarlatırdı. Ah şu duvarların dili olsa da konuşsa... El yordamıyla kata kadar çıkar, ucuz pop kliplerindeki gibi duvarı sıvazlaya sıvazlaya  düğmeyi arar, aman el âlemin ziline basmayayım diye gerilir, bazen de düğme diye kazara kardeşin gözüne parmak sokardık. Işık anahtarına kibrit çöpü sıkıştırmak kısmi çözüm olsa da sensörlü ışıklar çıktı sonra...
Kurtulduk mu? Hayır, bunlar daha fena! Seni algılasın diye yapmadığın maymunluk kalmıyor. Apartman içinde deli gibi kolu bacağı sallamak, zıplamak zorunda kalanlar; siniri bozulup hareket çekenler ve tam o sırada kapısını açan komşuyla burun buruna gelip rezil olanlar, kapı önü muhabbeti bölünmesin diye kendini şekilden şekle sokan lafazanlar, hatta dans grubundan teklif alanlar mevcut... Algılar, şimdi yanar güveniyle inerken algılanmayıp su sayacına toslayanlar, son basamaklarda karanlığa gömülüp mor bir diz, sıyrılmış bir dirsek ve baloncuklarla dolu bir kafa ile hayata kaldığı yerden devam edenler, daha neler neler...
Teknoloji dediğin hayatı kolaylaştırır, zorlaştırmaz. Ama sensörler öyle mi, insanı şekilden şekle sokuyorlar. Seni algılasınlar diye illa bi kımıl kımıl olacaksın. Hadi ekonomik diye merdivenlere, katlara, bina önlerine taktınız. Tuvalete hareket sensörlü ışık takmak ne? Orada bile rahat yüzü yok! Şak sönüyor. Hacet giderirken eller havaya yapmaca, on saniyede bir kolu kaldırıp 'hoşça kal' minvalinde el sallamaca, kimle neyle vedalaşılıyorsa, el yüz yıkarken kafayı sürekli ileri-geri, sağa-sola ya da dairesel sallamaca, eller sabunluysa depik atmaca... Spor salonunun soyunma odalarında da aynı dert! Palet diye yanımdakinin 42 numara terliğini giyip yere kapaklanmışlığım var benim. Düzgün ayarlayın şunların sönme aralığını! Her şeyden tasarruf ettiniz bi bu kusur kaldı...
Ya hareket ettiğin halde seni algılamadıklarında? Kaynatılıp içilince hiçbir şeye iyi gelmeyen ot gibi hissediyorsun kendini! Musluğa elin uzatırsın akmaz, ayağını uzatırsın akmaz, illa bir illa bir "hiyaaa!" hareket çekmek lazım. Defalarca market kapısına sıkışmış, asansör kapısı üzerine  kapanmış, kafa iki yandan sıkıştırılmak suretiyle uzunlamasına bombe yapmış bir olarak; elini tuttuğunda vııjjjt kağıt havlu veren otomatlar tarafından bile ciddiye alınmamak koyuyor insana!
Holding binasının kapısı bile kediyi algılıyor açılıyor, beni tınn... Kediyi pisi pisile ki gelsin, kapı açılsın. Bir alete bu kadar yetki verilmez! Kimse bizi görmezden gelemez! O kaa!..
Ninem diyor ki; Yorganda kene var, bitir bitir gene var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.