Kuaför…

A -
A +
Kuaför kadınların terapi yeridir. İkinci fönden sonra simültane gelişen gereksiz samimiyet, kapatılan kahve falları, kendinizi prenses hissetmeniz için etrafınızda koşuşturanlar... Ama dikkat, kuaförden sağ salim ayrılabilmeniz için mesafeyi korumanız gereken arıza tipler var;
Eline makas alınca coşan kuaför; Daha önce tecrübe etmediğiniz bir kuafördeyseniz asla ama asla "Sen bilirsin" demeyin! Saç kesme iştahına asla engel olamayan birine "Sana bırakıyorum" derseniz, çıktığınızda gönül rahatlığıyla Amasya Piyade Er Eğitim Tugayı'na teslim olabilirsiniz. Gerekirse elinizde gönyeyle gidin ama sonradan ağlayan kadın olmayın! Muhabbete açık olmamakta da fayda var. Zira "Saçını nerede kestirdin, bakım yapmıyor musun?" gibi sorularla sizi oyalamaya başladıysa kesin arkalara çaktırmadan kat atıyordur!
Sürekli kapı dikizleyen manikürcü; Her gün birbirinden tuhaf ve kaprisli bir sürü kadının eliyle ayağıyla uğraşmak zordur kabul. Gel gelelim o kapıda ne var? Ha bire kafa kaldırıp kapıya niye bakılıyor? Düğünde geline ne takıldığını gözetleyen teyzeler gibi; dükkâna kim girdi, Ayla hanım peşin mi ödedi, kim kime bahşiş verdi, amanın yoksa müşterisi diğer manikürcüye mi gitti?! Stresli manikürcü size dert yanmaya başladığında konuyu değiştirmezseniz daha da hırslanacak, anlattıkça anlatacaktır. E o arada, gitti sizin serçe parmak...
Alüminyum folyoyla kaplı kadın; Bir erkek, kadınların kuaförde güzelleşmek için geçirdiği evreleri bilse korkudan uçuk çıkartır! Alt tarafı sarı saç deyip geçmeyin; röfle denilen şey başlı başına kimya deneyidir. Röfle için kullanılan oryal, kezzabın amcaoğlu. Alüminyum kadın, oryal ve folyolarla dürülü saçlarının yıkanmasını beklerken mümkün mertebe uzağına oturun. Zira o folyolardan sarı beklerken yeşil saçlar çıkma ihtimali de var. Kimse bir kimyasal silahla yakınlık kurmak istemez. 
Gelin ve yakınları; Gelin başı denilen olay, yapımı ortalama dört saat süren, kurtulmak için dinamitle patlatmanız gereken bir yapıdır. Belediyeden imar izni almak bile gerekebilir. Bu saçın heybeti altında ezilen gelin, kesinlikle uzak durmanız gereken bir diğer nevrotik vakadır. Sabahın 8'inde gözünün çapağıyla gelen gelinin kaş, saç, baş, makyaj, manikür, pedikür, giyinme gibi dizi dizi prosesten geçerken stresi tavandadır...
Gelinle birlikte gelip, faturayı damada kilitlemenin sevinciyle topuk masajına kadar yaptıran güruh ise ona bir türlü huzur vermez! Kafada koca saç fırçalarıyla, eteklerini tuta tuta bir o tarafa bir bu tarafa koşturanlar; "Burcucum çok güzel olmuşsun, bu arada Burak aradı fotoğrafçı bekliyormuş ne diyim?", "Burcu ağlama makyajın akacak, ben de şuralarıma biraz daha sim sürdüreyim..."
Kuaförün sahibi; Meslekten sıtkı sıyrılmış, kasaya hanımını/kocasını oturtmuş, sadece müşteriyle muhabbet edip, elemanları kolaçan etmek için orada bulunan patronlar vardır. Çok geveze olurlar. Doğumunuzdan itibaren saçınızın geçirdiği tüm işlemleri tek tek öğrenmek isterler. Tarihçenize olan bu merak, size en uygu saç bakım zımbırtılarını kakalamak içindir.
Duvarlarda bir dizide kesin gördüğünüz ama adını bir türlü hatırlayamadığınız ünlülerle çekilmiş fotoğrafları vardır. Dalıp gittiğiniz fotoğraflarda patronun ilk röfle, perma denemelerini kendinde uygulamaktan çekinmediğini gözlemlersiniz. "Fön istemiyorum, şöyle bir şekil verin" niyetiyle gittiğiniz kuaförde patrona denk gelirseniz, ne olduğunuzu anlayamadan saç kesimi+brezilya fönü+Ittırı vıttırı şampuan ve bakım kürü=Bir miktar para+köydeki arsa gibi bir fatura ödeyebilirsiniz. 

Ninem diyor ki; Tarlanın taşlısı, kadının saçlısı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.