Katlasak da mı saklasak

A -
A +
Origami, çekik gözlü naif Japon dostlarımızın kâğıt katlama sanatı olarak bilinir. Lakin işin aslı öyle değildir...

Evvel zaman içinde Temel, hamsi tanıtma ve yaygınlaştırma faaliyetleri kapsamında Japonya’ya gider. Tabii vakit çok, dil yok canı sıkılır. Başlar memleketten getirdiği karalahana yapraklarından kuğu, peçetelerden kayık, tuzluk yapmaya. Tam katladığı son uçağı fırlatacakken karşıdan bir Japon “Vataşiva akiko dandiko” gibisinden bir şeyler haykırarak çırpınır. Temel; “Sana da Mitsubişi!..” der her ihtimale karşı... Ve ekler: “Küçük uçak pu uşağum, oriy gelmiyy, ori gelmiii!” Saf Japonlar da bunu ‘origami’ olarak algılar. Benimserler, geliştirirler falan... Sahiplensinler, biz Yunanlıların her bi şeyimizi sahiplenmesinden alışığız. Ayrıca bizde daha çook katlama sanatı var!
En yaygın katlama sanatı, kabul veya cevap alınamayan iş başvuruları sonrasında öz geçmişi katlayıp telli turna yapmaktır...

İkinci sırayı, çeyiz kültürünün vazgeçilmezi havlu katlama sanatı alır. Binbir emekle örülen dantelleri en iyi şekilde sergilemek, havluyu ele güne karşı en gösterişli formda katlamak sanattır. Bu sanata saygım sonsuz olsa da, oyalı havlular sandıkta güveleri dolapta misafirleri beklerken; ev halkının aynı ıslak, soluk havlularla kurulanmaya mahkûm edilmesine isyan ediyorum! İsyaaanım biriktiiii, sığmaz içiiimeeğğ nırı nım... ver dilek taşııı... Çorap katlama sanatı, hamarat hanımlar, müşkülpesent beyler tarafından iyi icra edilir... Çorapları iç içe tıkıştırıp top yapmaktan bahsetmiyorum, onu kediye verin oynasın! Çorapların burnu, konçları aynı hizaya denk getirilir, içlerinde neredeyse hiç hava boşluğu kalmayacak şekilde düzlenip katlanır. Hem çoraplara tahsis edilen çekmecelere hoş görüntü hem de giyene kolaylık sağlar. Eşi başka, teki başka, ters giyme sorunu falan yok, al çorabı gözün kapalı giy.

Cari açığı üçe katlama sanatı, gazete katlama sanatı, çamaşır katlama sanatı, adam katlama sanatı... dolu... Ama ben yufka katlama sanatını ilginç bulurum. Evdeki değil, yufkacıdakini. Seyri pek keyifli. Şöyle bir sağdan bir soldan ortaya doğru, sonra da ikiye katlama hareketleri falan. Hızlı, seri... Sanki yapması da zevkli oluyormuş gibi geliyor. İşte o an, yufka katlamak istiyor insan nedensizce. Akabinde kırlarda delicesine koşmak, çivileme denize atlamak falan... 

Neyse, biz önümüzden yiyelim ve lahmacun katlama sanatına girişelim. Tut iki ucundan, araya doldur ne dolduracaksan, katla ikiye. Rulo yap ye, bir daha katla etli kısım gelsin göbeğe öyle ye, yanık kenarları aşağıya dür ye... Olmadı yeşilliği bol tut, katla katla özgürlük anıtı yap, ööylece kalakalsın millet! Maydanoz, eldeki meşale olacak, yemeyin hepsini...

Ezcümle, katlama sanatını da 'katlanma sanatını' da iyi icra ederiz biz...
 
Ninem diyor ki: Gülü seven dikenine katlanır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.