Pencere

A -
A +
Genç çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmıştı.
Ara sokakta eve bakan ama büyük camlarıyla ferah bir daireydi. 
Çift bir hayli yorulmuş ama evi yerleştirmiş olmanın keyfiyle mutfakta ilk sabah kahvaltısını yapıyordu.
O sırada da tam  karşıdaki komşu çamaşır asıyordu…
Kadın biraz meraklı biraz da aşağılar bakışlarla komşusunu süzüp kocasına;
"Pasaklıya bak! Astığı çamaşırlar leş gibi. Ya çamaşır yıkamayı bilmiyor, ya da doğru deterjanı kullanmıyor” dedi...
Kocası sofradan başını kaldırdı, bir karşı komşuya baktı bir de karısına, hiçbir şey söylemeden kahvaltısına devam etti...
Çiftin mahalle manzaralı cam kenarı kahvaltıları benzer sohbetlerle geçmekteydi. Kadın karşı komşusunun çamaşır astığını gördüğü her seferinde aynı yorumları yapmaya devam etti. 
Kocası da sessizce onun eleştirilerini dinlemeye…
Birkaç zaman sonra bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmıştı. Gözlerine inanamadı. “Bak” dedi kocasına “Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda. Merak ediyorum, kim öğretti acaba?” 
Kocası yine sakindi. Çayından bir yudum aldı… Komşuya baktı… Karısına baktı… Yavaş hareketlerle katlayıp masaya koydu elindeki gazeteyi… ve…  şöyle  dedi;  
“Ben, bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi temizledim, çok kirliydi...”
Göz pencereniz, gönül pencereniz kirliyse her şeyi kirli görürsünüz... 
Herkes önce kendi penceresini temizlemeli ki güzel görebilsin...
 
 
Ninem diyor ki; Evinde yok bulgur aşı, kendi gezer bölük başı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.