Teyze olmak…

A -
A +
Teyze olmak, müjdesini aldığın an itibariyle birini görmeden, dokunmadan sevebiliyor olmaya şaşırmaktır... İlk tekmesiyle bağlanmak, ultrason fotoğraflarına bakıp bakıp 'Ya  bana benziyo sahiden!' dedirten sevinç koması yaşamaktır. İlk karşılaşmada minicik suratına, şeffaf tırnaklarına, kokusuna âşık olmaktır... Yüzünde tüm aileyi gördüğün bir bebeğin ellerini, ayaklarını, burnunu öpmeye doyamamak; başkası kucağına alınca kıskanmaktır…
Damağını göstere göstere güldüğünde ‘daha önce bu kadar mutlu oldum mu acaba?’ diye düşünmektir… Anne yarısı olma fikrinden bile heyecan duyup o minnacık bünyeyi mutlu etmek, şımartmak istemektir… Dünyanın en kötü kokan şeyini avuçlamak için başkalarıyla yarışmak, o yerken doymak, o gülünce gülmek, o uyuyunca uyumaktır…
Henüz anne olamamış teyzeler için, annelik duygusunun ucundan tatmaktır. Anne olan teyzeler için ise acaba sevgide kusur ediyor muyum paranoyasıdır.  Ablayı/kız kardeşi daha çok sevmek, düşünmek, özlemek, her an yanında olmak istemektir...
Teyze olmak; duaların sıralamasını değiştirmektir… Ona her baktığında, tek dişiyle gülümsediğinde, suratına çiş yaptığında, en sevdiğin kıyafetine kustuğunda, dudağını büktüğünde, uyurken inlediğinde, ağlamaya başladığında, hıçkırık tuttuğunda; “Allahım, güzel bir gelecek ver ona! Hayırla, zarar görmeden ve zarar vermeden yaşasın. Hayatının hiçbir anında üzülmesin. Hep gülsün” duaları etmektir…
“Teyze” diyeceği günü iple çekmektir… Tekrar çocuk olmak, yerlerde yuvarlanmak, saklambaç oynamak, yeni yeni oyunlar türetmek, saçma şarkıları ve çizgi kahramanları ezberlemek, “Teyzeeem” dediğinde erimektir…
Teyze olmak; yüzüne geğiren birinden mutluluk duymak, ileride ya mutsuz olursa diye evham yapmak, beraber gideceğiniz yerlerin listesini çıkarmak, ona öğreteceklerinin hayalini kurmaktır... Kucağında uyuyakaldığında 'aman uyanmasın!' endişesiyle nefes almaya korkmak.. Mama yedirirken maymunluklar yapmak, surata püskürtülenlere kahkahalar atmaktır...
Gece kalkıp 'nefes alıyor mu' diye gidip göğsünü kontrol etmek, "çocuğun her istediği yapılmaz" tadında beylik cümleler kurarken, karşınıza geçip bir şey istediğinde ‘hayır diyememek’tir. Aslında teyze olmak anne olmaktan daha keyiflidir çünkü sevgi var, sorumluluk yok gibi bir şeydir. İstediğin zaman istediğin kadar mıncıkla, sonra sal gitsin anasının yanına... Ama bazen elini ağzını, üstünü altını da silmektir. Kusmuğunu da temizlemek, tekme yiyince gülümsemek, ayakkabılarını da giydirmek demektir. Bir de en  saçma çocuk şarkılarını bile ezberlemek…  
"Teyze seni çok seviyorum"u duyduğunda gözyaşlarını tutamamaktır. Dünyada olan her kötü haberde ilk onu ve onun geleceğini düşünmek, ‘ablama/kardeşime enişteye bişey olursa tüm hayatımı ona adarım’ minvalinde felaket senaryoları yazmaktır. İki buçuk litrelik gazoz ağır gelirken söz konusu onu taşımak olduğunda on kaplan gücünde olmaktır. Karşılıksız sevgiyi anlamaktır…
Omzuna yaslanmış minik bir kafa, boynuna dolanan minicik iki kolun, minicik ağzından dökülen “gitme!” kelimesiyle dağılmaktır…
Evet, teyze anne yarısıdır ama yeğen evlattır…
 
Ninem diyor ki; Taş taşa baş başa dayanarak iş görür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.