Yalan rüzgârı

A -
A +
“Aşk rüzgâr gibidir, nereden eseceği bilinmez” demiş Balzac.
Doğru da demiş. İkisinin ortak çok noktası var.
Aşk, rüzgâr gibidir; çarpar, sersemletir.
Hatta ne kadar sertse o kadar savurur...
İkisine de kapılıp gitmek ister insan...
İkisi de uçurabilir, düşürebilir, yıkabilir!
İkisinin de etkisi nerede ve ne zaman maruz kalındığına göre değişir.
İkisi de hem kuraklık hem de serinlik sağlama yeteneğiyle gelir.
İkisinde de, çıkardıkları uğultudan dolayı başka ses duyamaz hâle gelinir.
İkisini de doğru ve dozunda kullanmayı becerirseniz uçarsınız, beceremezseniz çakılırsınız...
İkisine de uzun süre maruz kalırsanız hasta olursunuz, üşütürsünüz...
Sert estiğinde ikisinin de önünde durmamalı. Geçeceğini, biteceğini kabullenip abartmadan, yakarmadan bir köşeye çekilip seyretmek gerekir...
İkisi de estiği yöne göre bazen sizi yavaşlatır yorar, bazen destekler hızlandırır.
Aşk da rüzgâr da, ne kadar şiddetliyse geride o kadar çok enkaz bırakır...
İkisi de doğaüstü felaketlere yol açabilir.
İkisi de "...gözüme toz kaçtı" dedirtir...
İkisi de kimi zaman ılık ılık, kimi zaman ise soğuk eser...
İkisi de kalbiniz hariç zamanda iz bırakmaz, olan size olur.
İkisine karşı da sağlam durmak gerekir.
İkisi de yerine göre farklı açılardan eser. Ani değişimlerden etkilenir. Bittiği gibi başlayıp, başladığı gibi bitebilir...
Aşk insanın, rüzgâr yeryüzünün ruhunun ürpermesidir. İkisine de kendini bırakmak güzeldir ama ikisi de geçer gider...
 
Ninem diyor ki: Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.