Eğitim filosuna bağlı bir
savaş gemisi, fırtınalı bir havada gece karanlığında yol alıyordu. Yer yer sis de vardı ve görüş alanı dardı. Bu nedenle geminin
komutanı da köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.
Köprünün iskele tarafındaki gözetleme yerinde nöbetçi haber verdi;
-
Işık! Sancak tarafında.
Komutan seslendi:
-Dümdüz bize doğru mu ilerliyor, yoksa kıça doğru mu gidiyor?
Nöbetçi cevap verdi:
-Dümdüz bize doğru ilerliyor komutanım.
Bu, tehlikeli bir
çarpışma rotası üzerinde oldukları anlamına geliyordu.
Komutan nöbetçiye emir verdi;
-“Gemiye mesaj gönder: Çarpışma rotasındayız. Derhal rotanızı 20 derece
doğuya çeviriniz.”
Karşıdan anında cevap geldi:
-"Sen rotanı 20 derece batıya çevir!"
Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmişti. Mesajı tekrarlattı:
-"Rotanı derhal 20 derece doğuya çevir, emrediyorum!"
Karşıdan cevap: "Asıl sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir!”
Komutan hırsla; “Mesaj gönder. Ben otuz yıllık komutanım. Size son kez emrediyorum. Rotayı 20 derece değiştirin!”
Karşıdaki “Ben
de yılların denizcisiyim, biz rotamızı değiştiremeyiz. Sizin rotanızı değiştirmeniz daha iyi olur” diye cevapladı.
Komutan, o kadar sinirlenmişti ki, mürettebata bütün topları ateşe hazır hâle getirmeleri talimatını verdi ve son kez bir mesaj gönderdi;
-"Burası bir savaş gemisi, rotanı derhal 20 derece batıya çevirmezsen ateşe başlayacağız!"
Karşıdan beklenmedik bir cevap geldi:
-"Burası da bir deniz feneri!.. Sen rotanı bir an önce doğuya çevirmezsen birazdan kayalara çarpacaksın!"
Deniz fenerine bodoslama ilerleyen savaş gemisinin komutanına olduğu gibi; bazen bizim de
ön yargılarımız, nefsimiz ve sabit fikirlerimiz hayatta doğru kararlar almamızı engelleyebilir. Ve hatta belki de dönüşü olmayan neticelere yol açabilir. Bazen doğru olan; geç olmadan ‘hayatta da rotayı doğru yöne’ değiştirmektir…
Ninem diyor ki; Yol bilenle yürüyen, yorulmaz.