Adını sen koy

A -
A +
Dönem dönem çocuk isimlerinde fenomenler gelişir, değişir. Ama genelde pek sıkıntı yaşanmazdı. Çok çocuklu ailelerin bazılarında isim koyarken yaşanan bir kafiye kaygısı vardı o kadar. Hale, Jale, Piyale gibi klasikler, Kartal, Şahin, Doğan gibi Tofaş aşkı, bizim komşununki gibi Fethiye, Fikriye, Fahriye, Bedriye, Zülfiye benzeri uzun metrajlı çalışmalar da görülmekteydi...
Ama son yıllarda bir 'marjinallik' kaygısıdır gidiyor! İsimler, 'çocuğa seslendiğimizde baksın' amacının ötesinde 'etraftakiler de baksınlar', "hey maşallah!" desinler diye konuyor... Gelinen son abuk noktada takvime bakmakla uğraşılmasın ben yazayım. Bugün doğacak çocuklara marjinal isim; kız adı: Lerzan erkek: Tarzan, yarın; erkek: Yabani kız: Gülyabani; ertesi gün: kız; Börçesu erkek: Suborusu... Ares, Buruk, Yosun, Tosun, Diriliş, Fidel, Lülüfer...
Ebeveynleri bu isimleri koyarken kıs kıs gülüyorlar mıdır ki içlerinden? Yahut çok acayip fantezileri olabilir mi; çocuğunun adını "bırt" koyup yurt dışına kaçmak falan gibi?.. Bilemiyorum ama bildiğim o ki, bu sürüden ayrılma odaklı isim verme çabasının çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceği... Okuruz bak ileride gazetelerin üçüncü sayfalarında; 'Demokan Ötüken Kutlubört "Sizin koyacağınız adı biiiiiip" diyerek annesini babasını birbirine bağlayıp Orta Asya bozkırlarına terk etti' falan diye... Neyse, aslına bakılırsa çocuk da onların, paşa gönül de. İsteyen istediği ismi koyar. Da... Bu son dönemdeki Hamzahan, Ebubekircan, Haticenaz, Elifsu falan ne ola ki?
Her birinin birbirinden güzel anlamları olmakla beraber dinine önem veren Müslümanların örnek aldığı kişilerin isimlerine (sanırım daha modern dursun diye) "su"lar, "can"lar ekleyerek, en olmadı Kur'anda geçiyor diye gerekçelendirip ek, zamir ve bağlaçlarla yeni isimler oluşturmak niye? Kırsal kesimde kullanılmayan bir isim bularak, geldiği yeri kendince unutma çabası mı? Bazılarının pek sevdiği 'ılımlı İslam' tabiriyle bire bir örtüşme gayreti mi? Geleneksel ve çağdaş arasında tuhaf, ikircikli ilişki sonucu ortaya çıkan bu isimler, ebeveynin yaşadığı çatışmanın göstergesi aslında. İnsanda "yazık işte, özenmiş ama becerememiş" izlenimi ve eziklik uyandırıyor...
Muhammet, Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma, Hatice, Hasan, Hüseyin, Rukiye, Ramazan, Şaban isimlerine cüret yok mu? Tercih edilen Eslem, Aleyna, İla, Ceylin, Ecrin, Duhan, Kayra, gibi sıra dışı ve modern değil ise kıro mu?
 
Ni­nem diyor ki: Görgülü kuşlar gördüğünü işler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.