Pişmaniye…

A -
A +
Evrenin bilinmeyen sırları belgeselimizde bu haftaki konumuz pişmaniyenin gizemi. Bu denli sevilen, asırlardır yenegelen bu tatlının nerede yendiği? Türk mutfağının demirbaşıdır; vardır, biliriz severiz ama yiyeni hiç görmeyiz! Kim, nerede nasıl yutar bilmeyiz. O, sadece ve sadece kutusundadır… Las Vegas stili ışıklı şehirler arası otobüs terminalleri ve dinlenme tesislerinde… İyi de, bu gizemli tavırlar ne? Bayramda adı geçmez, misafirlikte ikram edilmez, restoranda yemeğin üstüne gelmez, pastanede tatlıcıda şekercide porsiyonu görülmez, gençler çocuklar sokakta yemez... Araştırma ekibimiz yılmadı bu sırrı ifşa etti. Gerçek şu ki; üst baş batırmadan doya doya pişmaniye yemek mümkün değildi! Ve dolayısıyla bu nefaset gizli gizli evde yenmekteydi… Ayol zaten tipinden belli; dağınıktır, bağımsız ruhludur, tiftik tifttik özgürlük saçmaktadır. Ama vazgeçemezsiniz çünkü çok affedersiniz yapışkandır! Yemesi pek zahmetli ama çok lezzetli. O sebeptendir ki; yiyen bir pişman yemeyen bin pişman… Biri pişmanlık mı dedi? Efem, bir rivayete göre yıllar yıllar önce İzmit’te, (pişmaniyenin markası) nam salmış bir tatlıcı yaşarmııış... Yaptığı tatlılar öylesine lezzetliymiş ki, müşteriler dükkân önünde Fizan’a kadar kuyruk olurmuş! Gün gelmiş bizim maharetli tatlıcı bir güzele tutulmuş. Kız güzel olmasına güzel ama az şişkoymuş... Aşkın gözü kör kulağı sağır derler ya o hesap, gözü sevdiceğinden başkasını görmüyormuş. Binbir zahmetle keşfettiği tel tel akça pakça yeni tatlısının ismini de ona ithafen ‘Şişmaniyem’ koymuş…  Bizim tatlıcı sevdasının peşinden gitmiş; azmetmiş, ak etmiş, gök etmiş sonunda o kızla evlenmiiiş. Muradına ermiş ermesine de… Bir de ne görsün? Hanım huysuz mu huysuz, hanım dırdırcı mı dırdırcı… Birkaç aya kalmamış canından bezmiş! Bezmek ki ne bezmek; yere göğe sığamamış, sonunda da ayrılmak zorunda kalmış. Olay duyulunca evlendiğine pişman olan ustamızın tatlısı ‘Pişmaniye’ olarak anılmaya başlamış... Bazı kaynaklar pişmaniyenin İran’daki Peşmek (yün yapağı) Tatlısı’ndan geldiğini yazsa da Şişmaniyem’in Pişmaniye’ye dönüşümü daha keyifli... Ünlü Fransız yazar Jean de La Bruyère’un "Günde bir kez olsun kocasını evlendiğine evleneceğine pişman etmeyen kadın azdır" sözünü hatırlatıyor, buradan Şişmaniye yengeye selam ediyorum…   Ninem diyor ki; Tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.