Ramazan hoş gelmiş

A -
A +
Ayların en güzeli mübarek ramazan ayı başlıyor… Sıcacık pidesiyle, mahya ışıklarıyla, mahalle davulcusuyla, hurmasıyla, güllacıyla, oruç asabiyetiyle, sabrıyla, iftar trafiğiyle, teravihiyle, huzuruyla ibadetiyle bir ramazana daha kavuştuk… Bereketimiz de neşemiz de bol olsun...
Birçok ramazan ayını idrak etmiş bir hanımla beyi konuşuyorlarmış. Bey hanımına; "Hanım, acaba bunca senedir Ramazan-ı şerifi hiç memnun edebildik mi?" diye sormuş. Hanımı; "Ah bey düşündüğün şeye bak" demiş "Mübarek hiç memnun olmasaydı her sene on gün önceden gelir miydi!.."
Eskiden toplu ramazan yemeklerinde, iftar ziyaretlerinden artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş.. Yani artan yemekler onların hakkı imiş. Bir iftar yemeğinde çorba içildikten sonra hoca cemaate “Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir” der. Böylece çorba tamamen biter. Sıra sebze yemeğine gelir, hoca yine "Arttırmayın sünnettir” der yemek biter. Sıra pilava gelir, tatlıya gelir. Hoca “Sünnettir” diyerek, her şeyi cemaate yedirir ve hizmet yapan çocuklar aç kalırlar...
Yemekten sonra hocanın ellerini yıkaması için su döken çocuklarla hoca şakalaşmak ister: “Balam sizin adınız ne?” der. Çocuklar “Farz hoca efendi” derler.
Hoca “Balam hiç farzdan ad olur mu?” der. Çocuklar da “Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaate yediresin öylemi?!.” derler…
Bir zat ramazanda hiç evine gelmez, boyuna davetli davetsiz iftarlara gidermiş. Bir akşam birisi evine gelerek “Bu akşam sizin efendiyi filan yerde iftara davet ediyoruz, buyursunlar” deyince… Evin hanımı cevabı yapıştırmış: “Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin. Bir gece de kendi evinde iftara buyursun!”
Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam var gücüyle kaçsa da ayı her adımında daha da yaklaşıyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış, tam vurmaya hazırlanırken adam; "Allahım! Allah'ım yardım et!" diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, nehir bile akmaz olmuş, orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen bir ses adama: "Yıllarca inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, şimdi yardım istiyorsun" demiş. Ateist utanarak başını öne eğince, "Hadi dile Rabbinden ne dilersen, duan kabul edilecektir" demiş. Adam "Bunca sene 'tanrıtanımaz' bir yaşantım oldu. Kendimde ne böyle bir istek ne de cesaretim var. Ama ayıdan kurtulmak da istiyorum. Bu ayı iman ederse belki benim kurtulma şansım olur; ben ayının iman etmesini istiyorum!" demiş.
O anda yeniden rüzgâr esmeye, nehir akmaya, yapraklar kımıldamaya başlar. Ayının ateiste inmek üzere kalkan pençesi yere iner ve sonra ayı iki pençesini kaldırarak şöyle dua eder:
"Ya Rabbi, sana inanıyorum ve senin rızkınla 'orucumu' açıyorum!.."

Ninem diyor ki; Açlıkla tokluğun arası bir yufka...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.