Kriko
30 Eylül 2018 02:00
Ağır bir yükün kaldırılmasını veya alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan aletin adı kriko. Bir nevi kaldıraç. Yahuu tatil günü ne işimiz olur krikoyla demeyin, onunla da çıkarılacak dersler var, zihin ve keyif kaldıracı olarak kullanmayı deneyelim.
Ders 1: Ön yargılı olmayalım ve mümkünse kendi kendimizi doldurmayalım.
Adamın biri gece yarısı şehrin dışında arabasıyla yol alıyordu. Birden lastiği patladı. Lastiği değiştirmek için yanında kriko da yoktu. Kendi kendine 'Bir kriko lazım' dedi. Uzakta bir ışık gördü ve şöyle düşündü: Talihim varmış. Çiftçi uyumamış. Kapıyı çalar, başıma geleni anlatır 'Bana ödünç bir kriko vermek lütfunda bulunur musunuz?' derim. O da 'Hayhay arkadaş! Al işini gör, fakat işin bitince geri getir' der…
Adam eve doğru yürümeye başladı, Fakat biraz ilerlemişti ki, ışık söndü. Bu işe canı sıkılan adam kendi kendine şöyle düşündü; Şimdi adam yattı. Rahatsız ettiğim için kızacak ve belki alet için bir miktar para isteyecek. Ben de 'Pekâlâ, bu insanlığa yakışmaz, ama size on lira veririm' diyeceğim. O da, 'Hem gece yarısı beni yataktan kaldıracak, hem de on lira vereceksin ha? Ya elli lira verirsin ya da gider, başka yerde ararsın krikoyu' diyecek…
Bu sırada adam kendi kendine iyice öfkelenmişti. Bahçe kapısına geldi ve mırıldandı.
"Elli lira ha! İnsanlık öldü mü ya? Pekâlâ, elli lirayı vereceğim, ama bir tek kuruş daha vermem. Ah, şu kaza olmasaydı, kriko da lazım olmayacaktı. Zararı yok, şimdi istediğin parayı vereceğim. Yalnız, bunun düpedüz bir dolandırıcılık olduğunu unutma!.."
Bu düşüncelerle evin kapısına varmıştı. Kapıya hızlı hızlı ve şiddetle vurdu. Çiftçi kapının üzerindeki pencereden başını uzatarak aşağı seslendi.
"Kim o? Ne istiyorsun?" Adam durdu ve kapıya bir yumruk daha indirdikten sonra bağırdı:
"Senin de, krikonun da canı cehenneme! Malın sende kalsın!"
Adam eve doğru yürümeye başladı, Fakat biraz ilerlemişti ki, ışık söndü. Bu işe canı sıkılan adam kendi kendine şöyle düşündü; Şimdi adam yattı. Rahatsız ettiğim için kızacak ve belki alet için bir miktar para isteyecek. Ben de 'Pekâlâ, bu insanlığa yakışmaz, ama size on lira veririm' diyeceğim. O da, 'Hem gece yarısı beni yataktan kaldıracak, hem de on lira vereceksin ha? Ya elli lira verirsin ya da gider, başka yerde ararsın krikoyu' diyecek…
Bu sırada adam kendi kendine iyice öfkelenmişti. Bahçe kapısına geldi ve mırıldandı.
"Elli lira ha! İnsanlık öldü mü ya? Pekâlâ, elli lirayı vereceğim, ama bir tek kuruş daha vermem. Ah, şu kaza olmasaydı, kriko da lazım olmayacaktı. Zararı yok, şimdi istediğin parayı vereceğim. Yalnız, bunun düpedüz bir dolandırıcılık olduğunu unutma!.."
Bu düşüncelerle evin kapısına varmıştı. Kapıya hızlı hızlı ve şiddetle vurdu. Çiftçi kapının üzerindeki pencereden başını uzatarak aşağı seslendi.
"Kim o? Ne istiyorsun?" Adam durdu ve kapıya bir yumruk daha indirdikten sonra bağırdı:
"Senin de, krikonun da canı cehenneme! Malın sende kalsın!"
Ders 2: Kendimizi yetersiz hissetmeyelim, rakibi kendi silahıyla vurmayı deneyelim.
Bir eğlence mekânında Amerikalı, Alman ve Temel oturuyorlarmış. Sonradan gelen Japon’la aralarında bir tartışma çıkmış. Amerikalı artistik tavırla yerinden kalkıp Japon'a;
“Hey sen! Dışarı gel bakalım!” demiş. Amerikalıyla Japon dışarı çıkmışlar ve beş dakika sonra Japon tek başına geri dönmüş. Diğerleri merakla Japon'a ne yapıp da Rambo kılıklı Amerikalıyı dövdüğünü sormuşlar. Japon “Kendisine Nagaşigeri tekmesi attım!” demiş.
Alman bu durum üstüne sinirlenmiş ve Japon'u dışarı davet etmiş. Ama Japon yine tek dönmüş. Mekândakiler yine sormuş, Japon da cevap vermiş: “Ona da Tekagami yumruğu attım!” Millet dehşete düşmüş... Bizim Temel de olayı kenardan seyretmekteymiş. O da Japon’u dışarı çağırmış. Ama bu sefer Japon yerine, Temel geri dönmüş!.. Herkes, merakla sormuş; “Ne oldu?” Temel gayet sakin; ”Ona Mitsubişi Krikosu ile vurdum!..”
Ninem diyor ki; Elif, ba’dan bey, ağadan önce gelir...