Askerî liseler kapatılmasaydı…

A -
A +
Zor günlerden geçiyoruz…
Olağanüstü dönemlerin kendine has kuralları olur…
15 Temmuz’da yaşanan alçakça kalkışmanın ardından hükûmet ilân ettiği “Olağanüstü hâl” ile bozulan kamu otoritesini yeniden tesis etmeye çalışıyor.
Bu amaçla pazar günü yayımlanan “kanun hükmünde kararname” vasıtasıyla Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin organizasyon yapısında büyük değişikliklere imza atılmasının yanı sıra askerî okullar da kapatıldı. Birçok mecrâda “Bu okullara giden çocuklara ne yedirilip içiriliyor da bunlar darbe yapma çılgınlığına kapılıyor” deniliyor.
Doğrusu ‘darbeler târihimiz’ bu hâinliğin asırlar boyu süren bir hastalık olduğunu göstermeye yetmektedir.
Sultan Abdulmecîd’in Kuleli Vak’ası diye anılan bir girişimle hayâtına son verilmesinin plânlanması, Sultan Abduzazîz’in Hüseyin Avni Paşa tarafından tahttan indirtilip öldürtülmesi, Sultan 2. Abdulhamîd’in tahttan uzaklaştırılıp Selânik’e sürgüne gönderilmesi cumhûriyet öncesine dâir geçmişimizde yer alan kara lekelerden yalnızca birkaçı…
 
Ağaç yaşken eğilir
 
Osmanlı devlet yapılanması ilmiye, kalemiye ve seyfiye denilen sacayağı üzerinde yükselmekteydi. Bunlar modern devletlerin üniversite, bürokrasi ve askerî teşkilâtını ifâde etmektedir.
Osmanlı Devleti 6 asırdan daha uzun süre, tek bir hânedan ailesi tarafından yönetilmişti ve bunun dünyâda eşi benzeri yoktur.  Şüphesiz bu başarının sırrı, pâdişâha sımsıkı bağlı bir örgütlenmenin sağlanmış olmasıydı.
Özellikle devletin kuruluş sancılarının yoğun bir şekilde hissedildiği dönemde atılan adımlar,  son derece stratejik bir vizyonun varlığını göstermektedir. Bunlar arasında ‘devşirme sistemi’ ile saraya bağlı eğitim ocağı ‘enderûn’ ön plâna çıkmaktadır.
 Askerî liseler kapatılmasaydı…
3. Selîm’in tahta çıkış töreni ve devlet adamları
 
Devşirme sistemi, genelde küçük yaşta olan Hristiyan çocukların belirli kurallar çerçevesinde önemli devlet hizmetlerinde kullanılmak üzere toplanması ve eğitilmesini ifâde etmekte. Bu çocukların büyük bir bölümünün yeniçeri ocağında çok iyi birer asker olarak yetiştirilmesinin yanı sıra içlerinde sivrilenlerin sarayda, enderûnda eğitilmesine dikkat edilmişti.
Yaşları genellikle 8 ilâ 14 arasında olan bu çocuklar, henüz düşünceleri tam oturaklaşmadan her şeyi arkalarında bırakmış olarak devletin gözetiminde kendi benliklerine erişme imkânına sahip olmuşlardı.
Hem Müslüman olarak hem de Osmanlı kültürünü en ince noktasına kadar öğrenerek…
Böylece devletin ihtiyâç duyduğu idârî ve askerî kadro son derece sistemli bir şekilde ve ustalıkla oluşturulmuştu. 
 
 Askerî liseler kapatılmasaydı…
Devşirilen Hristiyan çocuklar
 
Ağaç yaşken eğilir…
Askerî liseler de ideolojik düşünceleri henüz oluşmamış ya da olgunlaşmamış çocukların ‘devlet şûuru’na sahip olarak yetiştirilmesi için önemli bir ocaktı.
Osmanlının devşirme sistemi ile enderûn yapılanması örnek alınarak kurulan önemli bir ocak…
 
Askerîyeye sızma
 
Kapatılan askerî okulların yerine kurulacak olan Millî Savunma Üniversitesi ile üniversiteye bağlı enstitülerde yine çok başarılı kurmay subaylar ve askerler yetiştirilmeye çalışılacak.
Fakat bir risk var…
Millî Savunma Üniversitesi’ne başlayacak olan gençlerin ideolojik şekillenmesinin bambaşka ‘kanallar’ tarafından yapılması ve böylece Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne ‘sızmak’ isteyen bambaşka güç odaklarının bu gençleri avlamak için iştahının kabarması…
Üniversiteye başlama yaşı 18 olduğuna göre, herhangi bir kalıba sokulan ya da ideolojik angajmana giren gençler askerîyede yeni sorunlara yol açabilir.
 
Liyâkat
 
Aslında dönüp dolaşıp geldiğimiz yer liyâkat oluyor…
Liyâkat gözetilerek ‘adam yetiştirmek’ için inşâ edilen devşirme sistemi ile enderûn ocağı, liyakatten uzaklaşıldıkça pâdişâh deviren, sistemi kasan ‘zorba’ bir yapıya dönüştü…
Bu yüzden Osmanlı Devleti’nin son iki yüz yılı, askerî ıslahatlar yoluyla devleti kurtarma çabasına sahne oldu.
Türkiye’nin târihi ve bürokratik yapısı da Osmanlı Devleti’nden ayrı düşünülemez.
Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne girecek her türlü ideoloji, devletin başına bir tehdit olma potansiyeline sahiptir. 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.