Güneş neden mat oldu?

Abdullah Avcı ve öğrencileri dün gece tarih yazdı. Tebrikler, yolu açık olsun. Başakşehir-Beşiktaş maçı, Super Bowl finali gibiydi, nefes nefese geçti. Belli ki, Fenerbahçe-Galatasaray beraberliği iki takımı da şampiyonluk için daha bir iştahlandırmış ve maçı gerçek bir finale çevirmişti.
Teknik adamlar adına maç bir anda satranç gibi akıl oyununa dönüştü. Kurt teknik adam Şenol Güneş, 4-2-3-1 dizilişiyle kontrollü olmayı tercih ederken Abdullah Avcı, “Şampiyonluğun yolu bu maçı kazanmaktan geçer” düşüncesiyle hücum futbolu için her türlü riski aldı ve golü buldu skoru korumak adına geriye yaslandı, doğrusu da buydu.
Kaptan Emre ve Epureanu’nun yerine Avcı’nın forma verdiği İrfan Can sakatlandığı ana kadar, Da Costa ise sonuna kadar kusursuz oynadı.
Öyle ki ilk 25 dakika -inanılmaz bir tempo, heyecan ve Fabri’nin kurtarışlarıyla yıldızlaştığı bölümde- Başakşehir oyunun açık hâkimiydi.  
Beşiktaş’ın kadrosu daha iyi bunda şüphe yok ama iyi kadroya sahip olmak değil eldekiyle iyi oynamak, başarıyı getiriyor.
Güneş’in gücü doğru olanı yapmasındadır ancak bu tarz her zaman işe yaramıyor, tıpkı Lens ısrarındaki inatçılığın balon yapması gibi...

TOP KAYIPLARI YAKTI
Beşiktaş’ın en büyük zaafı top kayıplarıydı. Nitekim Tolgay’ın hücuma çıkarken kaybettiği ilk top, Beşiktaş’ın kalesinde gol oldu. Oysa Beşiktaş’ın verdiği bütün pozisyonların sebebi bu tür top kayıplarıydı. Şenol Hoca, bu problemi çözecek formülü bulmalıydı, bulamadı.
Medel iyi niyetli, çalışkan, mücadeleci ama daha dengeli olmalı gördüğü sarı kartı kart bence çok gereksiz. Haftaya cezalı, yazık değil mi, Beşiktaş’a?
Başakşehir takım olarak galibiyeti hak etti, en çalışkanları Elia, Visca ve Adobayor’du. Şampiyonluk ise rakipler pes ettiği sırada işe asılmaktan geçer. O irade, istikrar önemli. Beşiktaş gibi büyük takımlar ise yenilince tükenmez ancak pes edince tükenir.

MAÇIN ADAMI: Abdullah Avcı