Eshâb-ı kiramın hepsi örnek insanlardı...

A -
A +

Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramın ileri gelenleriyle sohbet ediyordu. Tam bu sırada iki kişi, kollarından sımsıkı tuttukları bir genci "Bu adam babamızı öldürdü" diyerek içeri girdiler!..

Bir gün Müslümanların halifesi Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramın ileri gelenleriyle oturmuş sohbet ediyordu. Tam bu sırada iki genç huzuruna girdi. Kollarından sımsıkı tuttukları yakışıklı, mert tavırlı ve temiz giyinmiş bir genci Emir-ül mü’minine getirmişlerdi. Gençlerden biri, geliş sebeplerini şöyle anlattı:
-Biz iki kardeşiz. Babamız bugün bahçede dolaşmaktayken bu genç tarafından öldürüldü! Hakkın yerine getirilmesi için size getirdik.
Hazret-i Ömer, her iki tarafı da dinledi ve neticede genç suçlu görülerek idâma mahkûm edildi.
Delikanlı kararı dinledikten sonra şöyle dedi:
- Emriniz başımızın üzerinedir. Ancak, babam vefât etmezden önce paralarını ayırmış, bana, "Oğlum, şunlar senin, şunlar da kardeşinindir. Büyüyünceye kadar sen muhâfaza et!" diye vasiyet etmişti. Ben de kardeşimin hissesini sakladım. Yerini de bilen yoktur. Bana üç gün müsaade edin.
Hazret-i Ömer;
- Yerine bir kefil bırakman lâzım, buyurdu. Genç, orada bulunanların yüzüne dikkatlice baktıktan sonra Ebû Zer Gıfarî hazretlerini göstererek:
- İşte bu zât bana kefil olur, dedi.
Hazret-i Ömer sordu:
- Ey Ebû Zer, kefil olur musun? O da;
- Evet, olurum, dedi...
Aradan üç gün geçti. Davacılar gelmiş fakat, suçlu genç ortalıkta görünmüyordu. Davacılar dedi ki:
- Ey Ebû Zer, kefil olduğun genç gelmedi. Onun cezâsını sen çekeceksin!
Ebû Zer hazretleri gayet sakin bir şekilde;
- Daha vakit var. Eğer gelmezse ben hazırım, dedi.
Nihâyet vakit doldu. Ebû Zer hazretleri, cezâsının infazını istedi ki; tam o sırada, tozu dumana katarak birinin geldiğini gördüler. Gelen, o gençten başkası değildi.  Gecikme sebebini şöyle açıkladı:
- Parayı dayıma teslim ettim. Kardeşimi de ona bıraktım. Dayımın yeri hayli uzak olduğu için geciktim.
Orada bulunanlar, gencin sözünde durmasına hayran kaldılar. Bu hususu kendisine söylediklerinde şöyle dedi:
- Mert olan hakîki Müslüman sözünde durur. Arkamdan, "Artık dünyada sözünde duran kalmadı" dedirtmem.
Ebû Zer hazretlerine, genci tanımadığı hâlde neden kefil olduğunu sorduklarında, o da şu cevabı verdi:
- Genç bana güvenerek, "Bu bana kefil olur" dedi. Bunu reddetmeyi mürüvvete, insanlığa sığdıramadım. Âlemde fazîlet, iyilik kalmamış, dedirtmem.
Bu durumu gören dâvâcılar da şöyle dediler:
- Biz de bu dünyada kerem sahibi, cömert kalmadı dedirtmeyiz. Allah rızâsı için, dâvâmızdan vazgeçtik, ölenin vârisleri olarak bu genci affettik!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.