Kul, ümit ile korku arasında yaşamalıdır

A -
A +
Allaha sevgi ile bağlanan ve Ona iman eden kul, daima korku ile ümit arasında yaşamalıdır. Gençlikte, korkunun fazla olması daha iyidir.    Gençlerimize altın öğütler -17-Sevgili gençler! İhtiyarlık, gençliğin sonu ve neticesidir. Netice ise, başa bağlıdır. Gençliğini iyi geçirenin, ihtiyarlığının da iyi geçeceği umulur. Gençlik çağının kıymetini biliniz! Bu kıymetli günlerinizde, iman ve ibadet  bilgilerini,  Ehl-i sünnet itikâdına uygun olarak yazılmış  ilmihal kitaplarından doğru olarak öğrenin ve bu bilgilere uygun yaşayın! Kıymetli ömrünüzü faydasız, boş şeyler arkasında, oyun ve eğlence ile geçirmemek için uyanık olunuz. Gençler! Dünyada her gün, her sahada birçok yenilikler yapılmaktadır. Bunları biz devamlı takip etmeye, öğrenmeye ve öğretmeye mecburuz. Yalnız sanayi ve teknik sahasında değil, din ve ahlâk üzerinde de ecdadımız gibi olmamız, gençlerimizin, imanlı, güzel ahlâklı yetiştirilmeleri gerekir.  Bugün liselerde, üniversitelerde okutulan ve insanın bütün gençlik hayatına mal olan bilgiler, Allahü teâlânın emirlerine uyarak kullanılırsa, faydalı olur ve dünya ve âhiretin kazanılmasına sebep olur. Dinimizin temeli, imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslâmiyet yıkılır, yok olur. Ömür, ilim, mal ve beden; Allahü teâlânın kullarına verdiği bir sermayedir. Bu sermayeyi Allahü teâlânın bildirdiği yerlerde harcamalıdır. Vakit geçtikten sonra pişmanlığın faydası olmaz. Allaha sevgi ile bağlanan ve Ona iman eden kul, daima korku ile ümit arasında yaşamalıdır. Gençlikte, korkunun fazla olması daha iyidir. Böylece kötülüklerden kaçıp iyilik etmeye koşar. Allahü teâlâdan korkmalı, Onun rahmetinden ümidi kesmemelidir! Ümit, korkudan çok olmalıdır. Böyle olan kimse, ibâdetlerinden zevk alır. Gençlerde korkunun fazla olması, ihtiyarlarda ise ümidin daha fazla olması gerekir, denildi. Hastalarda recâ/ümit fazla olmalıdır. Korkusuz ümit ve ümitsiz korku, asla câiz değildir. Birincisi emin olmak, ikincisi ümitsiz olmaktır. Rabbimiz bir hadîs-i kudsîde, (Kulumu, beni zan ettiği gibi karşılarım) buyurdu. Peygamber Efendimiz de, ölüm hâlindeki bir gence (Kendini nasıl buluyorsun?) diye sorduğunda, gencin cevabı: “Günâhlarımdan korkuyor; fakat Allah’tan ümit kesmiyorum” olunca, Efendimiz ona; (Bu korku ile ümit, şu ölüm anında kimde bulunursa, Allahü teâlâ, ona umduğunu verir ve onu korktuğundan emin kılar) buyurdu. [İmâm-ı Gazâlî] Gençlikte, Allah'ın azâbından korkmalı, günâhlardan çok sakınmalıdır. Bu hususta gevşek davranılırsa, insan  küfre düşebilir. Ama ihtiyarlayınca, ömrünün sonuna doğru, öleceği zaman, daha çok Allahü teâlâya hüsn-i zân etmeli, yani “Ben çok günâhkâr  isem de, Allahü teâlâ beni affeder” diye ümit etmelidir!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.