Müslümanın en kıymetli ziyneti, edep ve nezaketidir

A -
A +
En kıymetli ziynet
edep ve nezakettir
  Edep, insanı diğer mahlûkattan farklı kılan bir hususiyettir. Bu sebepledir ki, Allah dostlarının güzel vasıfları arasında, edep ve nezâketin müstesnâ bir yeri vardır.   Edep ve nezaket medeniyeti -3- İnsan; edep, nezâket, zarâfet ve takvâsı ile Cenâb-ı Hakk’ın katında kıymet kazanır. Edep, konuştuğun zaman dilini korumak, yalnız kaldığın zaman kalbini korumak, dışarıya çıktığın zaman gözünü korumak, yediğin zaman boğazını korumak, uzattığın zaman elini korumak, yürüdüğün zaman ayağını korumak ve bütün işlerinde vaktini korumaktır. İnsanları hayvanlardan ayıran, edep ve nezaketidir. Edep, insanı diğer mahlûkattan farklı kılan bir hususiyettir. Bu sebepledir ki, Allah dostlarının güzel vasıfları arasında, edep ve nezâketin müstesnâ bir yeri vardır. Nitekim nice gönülleri terbiye eden, mânevî hayatımızı olgunlaştıran İslâm büyükleri de tasavvufu, “güzel ahlâk ve edepten ibâret”  görmüşlerdir. Seyyid Emir Gilâl hazretlerinin mânevî terbiyesi altında kâmil bir edep ve nezâketle yetişen Şâh-ı Nakşibend “kuddise sirruh” intisâbının ilk yıllarında, nefsinin gurur ve kibrini kırıp Rabbine karşı “hiçlik” hâlini lâyıkıyla hissedebilmek için, hasta, acı ve ızdırap çeken insanlara, yaralı hayvanlara hizmet etmek ve insanların geçeceği yolları temizlemekle vazifelendirilmişti. Kendisi o zamanki hâlini şöyle anlatır: “Hocamın emrettiği yolda uzun süre hizmet ettim. Benliğim o hâle geldi ki, yoldan geçerken, Allah’ın herhangi bir mahlûku karşısında olduğum yerde durur, önce onun geçip gitmesini beklerdim. Ondan evvel adım atmazdım. Bu hizmetim yedi sene devam etti. Buna mukâbil öyle bir hâl tecellî etti ki, onların inilti suretinde hazin hazin sesler çıkarıp Cenab-ı Hakk’a ilticâ etmelerini hissetmeye başladım.” İşte hikmetle nurlanan gönüller için kâinattaki her şey, ilâhî kudret ve azameti ilân eden tecellîlerden ibârettir. Bu hâle kavuşabilmek için de mânevî terbiye ile rûhun rikkat ve incelik kazanması, rûhânî manzaraları görüp onlardan ibret alacak hâle gelmesi ve hikmette derinleşmesi şarttır. Zirâ akılla kavranamayan nice sırlar, hikmetle çözülür. Hikmette derinleşmeden mânevî sırlar ayân olmaz, açığa çıkmaz. Edep, Hak yolcusunun en kıymetli azığıdır. İnsan hem dindar hem de kaba, geçimsiz ve nezâketsiz olamaz. Zirâ İslâm’ın rûh itibârıyla özü; îtikadda tevhîd/imanda birlik; amelde ise edep, istikâmet ve merhamettir. Bu itibarla denilebilir ki, bütün esaslarıyla İslâm dîni, baştan sona nezâket, zarâfet ve nezâfet ölçülerinden, yani “güzel edep”ten ibârettir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: “Edebe riâyet etmeyen hiç kimse, Allâh’a vuslat yolunda mesâfe alamaz, yâni Cenab-ı Hakk’ın dostu olamaz. Din büyüklerinin yolu, baştan sona edeptir.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.