Cin çukuru

A -
A +
Bilinmeyen karanlıktır.
Hepimiz bilinmeyenden hem korkar hem de arkasında saklı olanı merak ederiz. Eğer merak korkuyu yenerse üzerine gider bilinmeyenin üzerindeki örtüyü kaldırırız. Bunu yapamadığımızda korkularımızı besler düşmanlığımızı büyütürüz. Çok eskilerde Terzi Baba Mezarlığının (Erzincan'da Terzi Baba diye anılan Muhammed Vehbi Hazretlerinin kabrinin de bulunduğu şehir mezarlığı) güney cephesinde çukur bir bölge vardı. Asırlık karaağaçların altında çalı çeperde kimsenin girmeye cesaret edemediği bu karanlık, çukur yerdeki yan yatmış mezar taşlarını sadece uzaktan seyrederdik. Bir zaman sonra bu insan elinin zor eriştiği yerdeki karanlık ve kasvetin sadece çalı çeperden kaynaklanmadığını, buranın ağır suçlardan dolayı ceza alıp mahpushane köşelerinde idam edilerek ölen suçlulara ait bir defin yeri olduğunu öğrendim.
Ölüm bile onları ötekileştiren duvarları aşamamıştı. Kimdir nedir bilinmez mezar taşları kaybolmuş namsız ve nişansız hesap gününü bekleyen kaybolmuş insanlar.
Ben kelimelerin ve fikirlerin de bazen insanları çalı çeper gibi kuşatıp yok ettiğine inanırım.
Derler ki, eğer birilerini veya bir şeyi yok edip dışarı atmak isterseniz, etrafını sözlerinizle öreceğiniz kalın duvarlar ve korkularla kuşatın. Sonunda söyledikleriniz onun gerçeği olur. Etrafındaki çitin çeperin içinde kurusun kalsın ve hayatı kıyamete kadar giriş ve çıkışın yasak olduğu bir "Cin çukuru" olsun. Sonra insanlar zaman sonra etraflarının nasıl kuşatılıp, hayatlarının nasıl söndürüldüğünü fark etsin.
İnsan bir şey öğrenecekse en kolay yol ona sahip olanlarla ilişki kurmasıdır. Gelişmeyen insanlar, büyümeyen şehirler, ses vermeyen üniversiteler, kayıp ilim adamları hepsi kendi cin çukurlarından çıkamayanlardır. Bazen şüpheye düşüyorum, acaba biz de adını koyamadığımız kocaman bir cin çukurunda mı yaşıyoruz? Etrafımız korkulardan oluşmuş, herkesin birbirinin girişimcilik hevesini, rüyalarını, üretkenliğini kuşatan, tarla çeperi gibi insanı yara bere içinde bırakan küçük ruhlu insanlarla mı kuşatılmış?
Cin çukurunda hayat tekrara dayanır. Herkes her gün birbirinin aynıdır. Herkes birbirinden beslenir, birbirine sırt verir ve dışarıya öfkelidir.
Herkes birbirinin adamı, herkes birbirinin ayak bağıdır. Mark Twain'in dediği gibi: "İsteklerinizi, hayallerinizi, işinizi, şehrinizi küçümseyen kişilerden uzak durun. Ruhu küçük insanlar başkalarını da daraltmak isterler. (zehirleyici ilişki) Bazılarına yerde kalmak, çukurda yaşamak hoş gelir. Ruhu yüksek insanlar ise sadece yakınlarına, akrabalarına iş ortaklarına değil etrafındaki herkese kendiliğinden destek verir. Bu birilerini kayırmak anlamında değil, her nerede görseler girişimciliği teşvik eder, insanın yeteneklerini açık edip kullanması için 'hadi' der 'tam zamanı' (Besleyici ilişki) Onun için kimlerle arkadaşlık ettiğiniz, vakit geçirdiğiniz ve lafını ciddiye aldığınız hususunda seçici olmak en iyisi..."
Seçici olunmadığında etrafımızda öyle duvarlar oluşuyor ki, bulunduğumuz yer bir "Cin Çukuru"ndan farksız oluyor.
Bir şey yiyip içmeden önce ne yiyip içtiğimiz değil, kiminle yiyip içtiğimize bakmalı. Çünkü yanında iyi bir arkadaş olmadan yemek ancak bir aslan ya da kurda mahsustur.
23.10.2014

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.