Çıkrıkçıların parmaklarını kesen uygarlık

A -
A +
Batının vahşetlerini kutsamak gibi bir sapkınlığı var. Kendi medeniyetleri dışındaki milletleri ve medeniyetleri her fırsatta aşağılamak, bunun için de gerekçeler üretmek onun vasfıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yabancı konuklarını Türklerin kurduğu imparatorlukları temsil eden 16 askerle karşılamasını endişe ile karşılayan İngiliz Financial Times gazetesi önceki gün başyazılarından birinde Türkiye'nin Batıdan koptuğunu belirterek "Batı Türkiye ile ilişkilerini gözden geçirmelidir" diye yazmış. Dün ideolojiler üzerinden yürüttüğü saldırganlığı bugün medeniyetler üzerinden yürütmesi zenginliğini besleyen sömürgeciliğinin son mağdurlarını da kaybetme korkusundan. İngiliz yazar William Howitt "Hıristiyan Batı denilen bu soyun, dünyanın dört bir yanında boyunduruğu altına alabildiği milletlere karşı gösterdiği vahşet ve zulmün bir benzerine hiçbir çağda ne kadar yabanıl, ne kadar kaba ve ne kadar merhametsiz ve utanmaz olursa olsun başka hiçbir soyda rastlanamaz" diyor. Bunun dramatik bir hikâyesi Hindistan'daki yerli kumaş üretimini yok etmek için İngilizlerin 1760'lı yıllarda gerçekleştirdikleri, Hindistanlı dokumacıların kumaş dokurken düğüm atan başparmaklarını keserek onları kumaş üretemez duruma düşürmesidir...
 
Marxizmin ikinci önderi Engels dokuma fabrikatörü bir İngiliz kapitalisti olduğu için İngilizlerin Hindistan'daki yerli kumaş üretimini çalışanların başparmaklarını keserek yok etmelerini görmezden gelmiştir. "İngiltere'de işçi sınıfının durumu" adlı kitabında "Hindistan'daki milyonlarca elle çalışan dokuma tezgâhı, İngiltere'de Lancashira'da enerjiyle çalışan dokuma tezgâhları tarafından sonunda çökertildi" demektedir. Engels'e göre İngiliz kumaşı makineyle üretildiği için ucuz, Hindistan kumaşı ise elle üretildiği için pahalıdır. Herkes ucuz olan İngiliz makine kumaşını almaya yönelince pahalı olan Hindistan el dokuması kumaşlar müşteri bulamamış ve böylece Hint kumaşı üretimi de yok olmuştur. Oysa işgücünü kaybettiği için kumaş üretemez duruma düşünce dünya pazarlarında Hindistan kumaşı yok olurken, İngiliz kumaşı egemenliği başlamış ve Hindistan İngilizlerin müşterisi olmuştur.
İngiliz Emperyalizminin bu başparmak kesme vahşetine alkış tutan Komünist Karl Marx vahşeti "ilerici bir devrim" olarak onaylamış ve 25 Haziran 1853 günkü New York "Daily Tribune" gazetesindeki yazısında  "uygarlaştırıcı, ilerici ve devrimci" bir uygulama olarak alkışlamıştır.
Buna karşılık Hindistan'da Doğu Hindistan Şirketi'nin yönetim kurulu üyeliğini yapan William Bolts, sadece Hindistanlı dokuma işçileri el tezgâhlarında yerli kumaş üretmesinler de, fabrika işi İngiliz kumaşlarına pazar açılsın diye işçilerin parmaklarının kesilmesine isyan ederek bu vahşeti yapan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nden ayrılmıştır. Ayrıldıktan sonra da İngilizlerin bu vahşetlerini ilk baskısı 1772'de Londra'da yayımlanan müteakiben de İngilizlerin British Library'deki nüshalarını bile toplayıp imha ettikleri "Considerations on India Affairs" adlı kitabında belgeleriyle anlatmıştır.
İngilizler bu zulümleri nasıl yapabildi?
Hindistan'da kan ve renk bakımından Hintli fakat düşünce, ahlak ve zekâ bakımından İngiliz bir toplum yetiştirilmesi için çok çalıştılar. İngilizce lisanından ve edebiyatından başka hiçbir şey bilmeyen Hıristiyanlaştırılmış kimseler yetiştirdiler. Bunlar da memur olarak istihdam edildi. İşte bu zulüm ve vahşeti yapanların üçte ikisini bu şekilde beyinleri yıkanmış, kendi milletine düşman edilmiş veya para ile satın alınmış yerli Hintli teşkil ediyordu.
"Eğer içerideki yerli ihanet etmezse, dışarıdaki düşman zarar veremez" sözü gerçekleşmişti.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.