Sallan, sallan da yolumuzu bulalım(!)

A -
A +
Siyasette medya aracılığı ile korku yayarak toplumu ajite etmek öteden beri bilinen bir tefeci yoludur. İhtilalciler, "bebek, köpek davası" hikâyelerini medya aracılığı ile Menderes ve arkadaşlarına 1960'ta reva gördükleri zulmü meşrulaştırma çabalarında kullanmıştı. Bu korku hikâyelerini çok daha masumane olarak 1970'li yıllarda Ecevit'e karşı bir sahne sanatçısı ustalığı ile Demirel miting meydanlarını kullanarak cömertçe ve sıkça başvurdu. Uzayan margarin, şeker ve yakıt kuyruklarını malzeme olarak kullanıp "Bunlara oy vermeyin, yağmur yağmaz, ot bitmez, ineklerin sütü kesilir" diye ustalıkla korku yayardı. Korkudan beslenmek sadece siyasetçilere özel değil. 1960'lı yıllarda sol iktidarı ayakta tutmak için medya Necip Fazıl'ı "asıl saldırı İslam'a" diye feryat ettirecek cinsten karikatürize edilmiş tiplerle muhafazakâr seçmen kesimini itibarsızlaştırıp aşağılardı. Ne var ki ondan sonraki seçimlerde "yetmiş sente muhtaç" kalma musibeti medyatik nasihatlere ağır bastı ve bir daha koalisyon ortağı olarak çatı hükümeti dışında hükmetme imkânı bulamadılar.
Elindeki sermayeyi kaybeden müflis muhalefet son günlerde malum medya ile bu bayat malzemeyi sıkça kullanır oldu. Türkiye'de olan irili ufaklı asayiş olaylarını filtre ederek haber bültenlerini (+18) korku filmleri hâline dönüştürüyorlar. Barajlardaki su seviyesi, tamir bakım yüzünden köprüde kapatılan gişeler, mafya cinayetleri, iş kazaları torbaya konup hükümete fatura ediliyor. Maksat toplumda mutsuzluğu besleyip fay kırıkları meydana getirerek kopan parçalanmalardan medet ummak...
Bu korkudan beslenme, hayatın her yerinde, yere düşüp yattığı yerden memnun olanların huyudur. Bazen komik sahneler yaşansa da, bazıları çamura yatmayı sever. Bir keresinde sürekli yağan yağmurlardan çamur deryasına dönmüş sokakta düşürdüğü bira şişesini ararken bir yandan da "sallan sallan da yolumuzu bulalım" diye deprem temennisi içinde çamurda debelenen bir sarhoş görmüştüm. Onun derdi enkaz altındaki ölümlere karşılık üç beş şişe bira temin edecek çul çaput toplamak.
Akıl örtülmesi diye buna derim.
Demek ki hesap büyüdükçe bu medyanın da kafası karışıyor. Bilindik klasik yolları daha basit ve kullanışlıydı. Genellikle koalisyon hükümetleri üzerinde etkili olan eski yol, hükümete bir taleple gelip eğer kabul görürse birkaç aylığına yeni talepleri oluncaya kadar ateşlerinin düşmesi; eğer reddedilirse felaket haberleri üretmek yetmezse özel mahremiyetleri ifşa etmek, milletvekili transfer dedikodularını servis yaparak koalisyonu çatırdatacak seferberlik ilanından ibaretti.
Son yıllardaki güçlü hükümet profilini görünce geçmişte demokrasi dışı usullerle iktidarı devirmek isteyen grupların medya üfürüklerinin hafif sarsıntılarıyla çöken koalisyon hükümetlerinin hâline insan üzülüyor.
Şimdi durum farklı ama insanın kalitesi yükseldikçe şeytanının güçlenmesi gibi iktidar güçlü olunca sosyalleşen medyanın krizden beslenme iştahı ve hacmi de "heyula" gibi azmanlaşıyor.   
Seçmeni siyaset dışına iten, darbe çağrısı ve sokak kabadayılığı, siyasi iktidarı sandık dışı aktörlerin tekmelemesi ile devirmeyi yol edinmiş bir medya muhalefetinden medet ummanın, çamurda debelenip "sallan, sallan da yolumuzu bulalım" temennisinden farkı yok.


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.