Mezar Soyguncuları ve Soykırım Ticareti

A -
A +
Tarih profesörü Norman Finkelstein Yahudi kökenli bir entelektüel. Naziler, ailesinin bütün fertlerini katletmiş, babasını Auschwitz Kampı'na, annesini ise Majdanek Kampı'na göndermiş. Kısacası Finkelstein Yahudi Soykırımı'nın, yani Holokost'un bütün acılarını yaşamış. Ama bir itirazı var. Ailesinin ve sevdiklerinin çektiği acıların istismarına karşı çıkıyor. Hele hele bu istismarın ABD'nin ve İsrail'in Orta Doğu'da yaptıklarını meşrulaştırmak için kullanılmasına isyan ediyor. 
Finkelstein, büyük tartışmalara yol açan "Holokost Endüstrisi" kitabıyla Holokost'un acılarının hangi yollarla paraya çevrildiğini ve ABD'nin Yahudi lobisini nasıl kullandığını gözler önüne seriyor ve okuyucuyu "timsah gözyaşları"na inanmaması için uyarıyor. İsrail'in yaptıklarına sessiz kalan birisinin Holokost'a karşı çıkışının samimi olamayacağını söylüyor.
Finkelstein "Amerika'da bir -Yahudi soykırımı- endüstrisi var ve gayesi İsrail'in Filistinlilere karşı cani politikasını haklı göstermek ve Avrupa'dan para sızdırmaktır. Bu tarihi ters çevirme, çarpıtma taktiğidir. Bunların yaptığı mezar soygunculuğudur ve insanlık tarihinin en büyük hırsızlık olayıdır" değerlendirmesi yapmaktadır...
Soykırım kelimesi bugün Ermenilerce de aynen Yahudilerin Filistin'deki cani uygulamalarını örtmesi gibi Azerbaycan'daki işgal ve katliamlarını örtmek için kullanılmaktadır.
Bu ticaret batının iştahını kabartmakta, son yıllarda Türkiye'nin, uzattığı el geri çevrilmektedir. Çünkü oyunun kurallarını Erivan belirleyemez. Bu soykırım ticaretinde asıl muhatap Ermenistan değil ona destek veren ülkelerdir. Ermeni sorunu çıktığından beri Türkiye'ye karşı sorun tarihsellikten çıkarılıp siyasallaştırılmaktadır. Fransa'nın Ermeni iddialarını "soykırım" olarak kabul edip yasalaştırmasından sonra arkası sökün etmiş yoğun bir şekilde diğer ülkeler de konuyu parlamentolarına taşıyarak kabul etmişlerdir. Son bulması da beklenmemelidir. Türkiye'nin AB üyeliğindeki ısrarı bir zaaf olarak algılanmış ve AB kendi çıkarlarını kabul ettirmek için güçlü bir malzeme olarak Ermeni iddialarına sarılmıştır. Ermeniler Paris, Londra New York gibi şehirlerde kamuoyu, basın ve üniversiteler üzerinde konferans ve bilgilendirme çalışmaları yaparken bizim çalışmalarımız çoğunlukla yerel kalmış ve uluslararası alana intikal etmemiştir.
Ekim 2001 tarihinde Londra'da "Türkiye-Güney Kafkasya İlişkileri" konulu bir konferans düzenlenmişti. Bu konferansta "Ermeni sorununun Türk Dış Politikası Üzerindeki Etkileri" adlı bir tebliğ sunan Sedat Laçiner Türkiye'nin politika olarak bugüne kadar "görmezden gelme" ile "tam savunma" arasında gidip geldiğini, savunmada kalmanın Türkiye'yi suçluluk psikolojisine itip baştan haksız durumuna ittiğini belirterek soruna yeni bir strateji ile yaklaşılması gerektiğini belirtmişti. Laçiner'in ifade ettiği üzere sorun tarihi değil uluslararası ilişkiler sorunudur. Böyle yapılmadığı için Ermeniler meseleyi lâfazanlık alanına çekmekte bağımsız bir ülkenin, Azerbaycan'ın topraklarının beşte birini işgal edip bir milyon insanı sığınmacı durumuna düşürme gibi büyük suçlarını gözlerden saklayıp üzerini örtmektedir. 
Bugün gözler önündeki bu durumu Türkiye'nin uluslararası alanda tartışmaya açmak varken Ermenilerle laf yarıştırmaya girmesi Batının da işini kolaylaştırmaktadır. O konferansta Laçiner'e gelen sorulardan bir kısmında katılımcılar Ermeni Sorunu'nu ilk defa bir Türk akademisyenden dinleme fırsatı bulduklarını söylemeleri de geçmişte dış dünyada meselenin nasıl yalnızlığa itildiğini göstermektedir. 
Batılılar, Ermeni meselesini dünya sahnesinde yükselen Türkiye'yi frenlemek için kullanıyorlar. Çözüm de bu devletlerle olan ilişkilerin düzenlenmesinden geçer. Ancak kabul etmeli ki, sadece 70 bin Ermeni'nin yaşadığı Almanya'da 3 milyona yakın Türk vatandaşı yaşamaktadır ve kamuoyu oluşturmakta STK'ların ve akademik dünyanın da artık sorumluluk alması gerekir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.