Zor oyunu bozar

A -
A +
Bu Seçim Hükümeti insan ilişkileri üzerine bize çok şey öğretecek gibi. Uzlaşmaz zannedilen, bir araya gelmesi hayal, bazılarınca da ihanet gibi görülen şahıslar ve fikirler bir torbaya girdi.
Siz ne düşünürsünüz bilmem ama bu kısa süreli zoraki birliktelik bazı partilerin rotasını değiştirip seçim sonuçlarına da yansıyacaktır.
Seçim akşamı çöken karanlık çözülemez zannedilen birçok sorunun sabahı olabilir.
Zaten siyaset de hayat gibi kocaman bir hayretten başka ne ki.
Vali Recep Yazıcıoğlu ile birlikte Kemaliye ilçesine yaptığımız özel bir ziyarette (1996) yaşadığımız bir tecrübe herkesin diğerine karşı takındığı kimliği altüst etmiş herkes diğerini anlama yarışına girmişti.
Vali ilçeye yakın Ağın ilçe kaymakamının davetine bizi de beraber götürmek istemiş yerel yönetici ve misafir iş adamlarından oluşan birbirine yabancı sekiz kişilik bir grup küçük bir motorla Keban Baraj Gölü'nde zevkli bir yolculuğa çıkmıştık.
Göl sarp dağ yamaçları arasında kendi içinde kollara ayrılıyor; doğru yolu bulmak için ustalık ve tecrübe istiyordu. Sabah dokuzda başlayan yolculuk otuz kilometre ilerledikten sonra umulmadık bir aksilikle son buldu. Küçük teknenin motoru anlaşılmaz bir arıza yüzünden durdu ve bütün uğraşmalarımıza rağmen bir daha da çalışmadı.
Sadece dik ve sarp yamaçların arasındaki kanyonda gölün üzerinde öylece kalmıştık...
Tam açık deniz filmi gibiydi, vakit öğleye yakındı ve durumumuzu ilçe merkezine bildirmek için hiçbir imkânımız yoktu. Tekneyi kullanan teknisyen Mustafa çıplak ayakla sarp yamaçlarda güya yardım istemek için tırmanıp kaybolunca yapılacak tek şey bizim yokluğumuzun fark edilerek bir arama ekibi tarafından kurtarılmayı beklemekti. Nitekim öyle de oldu terör olayları o yıllarda da yaşandığından bizden haber çıkmayınca kaçırıldığımız gibi haberler Ankara'ya kadar uçurulmuştu...  
Tekneyi güçlükle kıyıdaki dar bir alana çekip sırt üstü uzandık. Akşam karanlığı çökünceye kadar sıradan konularla yapılan sohbetler gece ilerledikçe artan korku ile beraber duygusal bir havaya büründü. Tekneye binerken ağır iş adamı ve bürokrat havasındaki konuklar çözüldü nereden geleceği belli olmayan korkuların altında sığınacakları diğer insanları tanımaya başladılar.
Derin dertleşmeler ve yakın ilgiler gece yarısı kurtarma ekibi bizi buluncaya kadar devam etti... Sabah gün ağarırken biten "Kaybolma Macerası" arkasında güçlü dostluklar bırakmıştı.
Tekneye yabancı olarak binen sekiz kişi "korku adası"ndan dost olarak inmişti...
Doğru olan karşı tarafı anlamak, hissetmek için teknenin yanmasını beklememektir.
İnsanlarla bağ kurmak, her iki tarafın da faydalanacağı bir ortaklık kurmaktır.
Hiçbirimiz başkaları ile iş birliği yaparak ulaştığımız sonucu tek başımıza elde edemeyiz.
Ekip olarak bir başarının peşinde koşanlar önce birbirini sevmeli. Her ekip üyesi diğerini düşünmek zorundadır.
Elbette bu bağın güçlü olması her zaman aynı ölçüde değildir. Ama derecesi ne olursa olsun hepsinin ortak bir yönü var, o da arkada kalan zaman içinde beslenen ilişkiler ve ilerideki muhtemel tehditler.
İhmal edildiğinde en çabuk bozulup kopan şey insanlar arasındaki ilişkidir.
İnsanlarla iyi ilişkiler ve dostluklar kurmak, onların hayatına katkıda bulunmak için sıra dışı kabiliyetler gerekmez. İşinizin, mesleğinizin ne olduğu önemli değildir.
Umutlarını keşfedin yeter. Her kalbi açan bir anahtar var, yeter ki karşı taraf kapıyı arkadan kilitlemesin.
Sevgiye gelince, sermayesi paylaşmaktır, sadece varlığı değil yokluğu da paylaşmaktır.
Sadece gözün gördüğünü değil kalbin hissettiğini de sorumluluğu da paylaşmaktır.
Kim bilir, ister misiniz bu "Seçim Hükümeti Teknesi" de iki aylık kısa yolculuğuna ve bu kadar patırtıya rağmen unutulmaz izler bıraksın!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.