Kötüleri yok etmek yetmez, bataklığı kurut!..

A -
A +
Kötülüğün ödüllendirildiği bir çağda yaşıyoruz. Acaba kötüleri yok etmek “Kötülüğü” yok eder mi? Terence Eagleton özellikle Marksist edebiyata kafayı takmış, edebiyat ve kültür teorileri uzmanı İrlanda asıllı bir yazar. “Kötülük üzerine-On Evil” isimli bir kitap yazmış. Terence Eagleton kitabında kötülüğün kaynağını açıklamaya çalışıyor ama işin içinden çıkamamış. İslam âlimlerini tanımadığı için ilahiyatı referans olarak almıyor ve bataklıkta dönüp duruyor. Bazı ipuçları yakalamakla birlikte doğru sonuca ulaşması için yetiştiği baskın İngiliz kültürü ile yüzleşmesi gerekiyor ama yazar buna da pek yanaşmıyor.
İyi insanların da bulunduğu bu dünyada kötülük yapanlar şeytani bir ruh tarafından ele geçirildikleri, içinde yaşadıkları melanet kültür ve çevreye sadakatleri için mi yoksa bizzat şeytanın kendisi oldukları için mi kötülük yapıyorlar?
Bu soruya cevap ararken bazen ideolojik saplantılar bazen sınıf ve etnik farklılıklara başkaldırı gibi cevaplar sıralamış.
Aynı soruyu kendime sordum ve basit bir cevabım var.
Hepimiz “hasat kanunu”na bağlı olarak yaşarız. Kısacası herkes ve her toplum ektiğini biçiyor.
Kırk yılı aşkın gazetecilik hayatımda hiçbir gazetede dünyaya bir ilim adamı, mühendis ya da doktor getiren bir annenin doğum haberine rastlamadım.
Yine dünyaya bir terörist, uyuşturucu bağımlısı, mafya babası, tecavüzcü getiren bir annenin doğum haberi de okumadım.
Hepimiz dünyaya aç ve çıplak olarak geldik, geldiğimiz gibi de gideriz. Anneler dünyaya sadece bir çocuk getirir. Her çocuğa, hayatlarının bir döneminde büyüdüklerine neye benzeyeceklerse aldıkları terbiye veya terbiyesizlikle o elbiseyi giydirirler.
Sonunda herkes kendini terbiye edene benzer.
Hele çocuklar beyaz olarak girdikleri bir kalabalıktan o kalabalığın rengini alarak çıkarlar. Sonunda kötülüğün ödüllendirilip, teşvik edilip meşrulaştığı bir toplumda kötülük onların hayat tarzı ve gündelik meşguliyetleri olur.
Sanki şeytani bir ruh tarafından ele geçirilirler.
Bu şeytani ruh bazen Kandil’de dağda bazen üniversite kürsüsünde bazen ekranda oturur.
Duvarlara slogan yazmakla başlayan küçük suçlar sonunda akıl almaz hayal edilemez iğrenç kötülük boyutlarına ulaşır.
Baraj gövdesindeki küçük çatlaklar büyümüş sonunda baraj gövdesini parçalayan tufana dönüşmüştür.
Kötüleri yok etmek için kötülükle mücadeleyi kötüleri imha ile sınırlamak büyük hata olur. Kötülüğü üfüren büyük şeytan kötülüğün kaynağı “memba-ı fesat”tır.
Huzursuz biri bir bilge kişiye sormuş.
“İçimde iki tane köpek var, biri kötü ve huysuz diğeri ise iyi. Birbirleriyle kavga edip duruyorlar, bu savaş nasıl biter?”
“Hangisinin kazanmasını istiyorsun?” diye sormuş bilge adam.
“Tabi ki iyi olan kazansın” demiş “Peki, hangisi kazanacak?" diye sormuş bu defa bilge kişi. 
Adam bir süre düşünüp “bilmiyorum” deyince bilge adam “Ben söyleyeyim; hangisini beslersen o kazanacak...”
İçimizde ve dışımızda ciddi bir savaş var. Kötülük yok etmek içindir ama onu besleyenleri ve ondan beslenenleri yok etmedikçe kötüler masumları incitmeye devam eder.
İyi olanı beslemek gerek, bazen kalemle bazen de dua ile…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.