Cameron’un derdi ne?

A -
A +
Geçtiğimiz haftanın önemli konularından biri de, İngiliz ITV televizyonunda katıldığı bir programda konuşan soyu Kraliçe Victoria’nın amcası IV. William’ın gayrimeşru kızı Kontes Elizabeth Hay’a dayanan İngiltere Başbakan’ı David Cameron’un Türkiye’nin AB üyeliği hakkında söyledikleriydi. 
İngiltere'nin AB'den ayrılması için kampanya yürütenlerin İngiliz halkına "Türkiye'nin AB'ye girmesini engelleyemeyiz, o nedenle bizim çıkmamız için oy kullanın" çağrısının gerçeği yansıtmadığını belirterek "Türkiye'nin AB'ye girmesi uzak bir ihtimal, Bugünkü ilerleme hızıyla bunun gerçekleşme ihtimalinin belirmesi bile on yıllar alacaktır. O aşamada bile 'hayır' diyebilecek durumda olacağız. 
1987'de başvurdular, bugünkü ilerleme hızıyla AB'ye girmeleri, 3000 yılı civarında olur muhtemelen" diye konuşmuştu.     
AB üyeliği tartışmaları sürüp giderken Cameron dünyayı kendi sömürge alanı gören geleneksel İngiliz tavrı içinde Türkiye ile Birleşik Krallığı ekonomik ve siyasi bir blok içinde eşit şartlarda görmeye tahammüllerinin olmadığını açık biçimde söylemiş hepsi bu.
AB üyeliğini engellemek için veto haklarının ve üye ülkelerin işi yokuşa sürmeleri sonucu uzayan üyelik sürecinin kaplumbağa hızının iki önemli kozları olduğunu söyleyerek Türkiye’nin üyelik tehdidine karşı halkını rahatlatmış.
Bizi şaşırtsa da, kendilerinden olmayan, Avrupalı ve Amerikalıların dışındakileri hürmete bile layık görmeyen, müstemlekelerinde bile kendilerine ait özel kulüp, gazino, lokanta hamam, mağaza ve benzeri yerlere yerli ahaliyi sokmayan, paçalarından kibir akan İngilizler için bu tavır normal karşılanır.
Meşhur Fransız yazar Marcelle Perneau “Hindistan Seyahati Notları”nda “Avrupa'da şöhret bulmuş, hatta bazı üniversitelerce kendisine profesörlük unvanı verilmiş olan bir Hint âlimine, Hindistan’daki bir İngiliz kulübünde buluşmak üzere söz vermiştim. Hintli gelmiş fakat İngilizler şöhretini bile hiçe sayarak onu içeri bırakmamışlar. Israrım üzerine Hintli ile kulüpte görüşebildim” diyor. 
Dünyayı kendilerine tahsis edilmiş bir kulüpten ibaret sanan İngilizlerin Başbakanı Cameron geleceği sallanan AB’den ayrılmayı kendilerince meşru bir zemine oturtmak için Türkiye’nin üyeliğini tehdit olarak öne sürmektedir.
Zaman lehimize işliyor, dünya değişirken Avrupa birliği daralırken Türkiye sadece geleceğini AB üyeliği üzerine inşa etmiyor.
Geleceğimizi AB değil, güçlü bir demokrasi ve güçlü bir ekonomi belirleyecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.