Hafızasını kaybeden aslan!

A -
A +
Erzincan Üniversitesi ülke kalkınmasına katkı sağlayacak, kentlerin yerel potansiyelini harekete geçirme ve ortaya çıkarma, yerelden Türkiye ve uluslararası alana açılmasına katkı sağlayacak önemli bir çalışma içinde. Erzincan Üniversitesi koordinasyonunda Erzincan Valiliği ve Belediyesinin de katkılarıyla 28 Eylül-1 Ekim 2016 tarihlerinde “Uluslararası Erzincan Sempozyumu”nu gerçekleştiriyor.
Sempozyumun temel amacı, Erzincan’ın mevcut potansiyeli ve sorunlarını bilimsel olarak incelemek, şehre ait köklü tarihî, coğrafi, çevresel, iktisadi, dinî, sosyal, kültürel ve folklorik değerleri ortaya çıkarmak ve tanıtmak. Üniversite içinden ve Türkiye’nin farklı üniversitelerinden dört yüze yakın bilim insanı dört gün süreyle Erzincan’ın gelecek ekonomik, kültür, turizm, tarım ve her alanında inşasına imkân sağlayacak çalışmaları anlatacak.
Açılış konuşmasında Erzincan Vali Yardımcısı Dede Musa Baştürk bu çalışmaların Erzincan’ı geleceğe taşıyacak kaynakların fark edilmesi, nasıl kullanılacağı ve kentle ilgili olanlara kentin fırsatlarının ayna tutularak gösterileceğini vurguladı. Baştürk çoğu kentlerimizin “Hafızasını kaybeden aslan” gibi gücünü fark etmesi için aynaya bakması gerektiğini ifade etti. Gerçekten de bir kent sakinlerinin kendileri hakkındaki olumsuz kanaatleri o kentin büyümesini engellemektedir. Bazen dışarıdan birilerinin bunu anlatması gerekebilir.
Sayın Baştürk’ün anlattığı, kentler kadar kayıp insanlar için de geçerli “Hafızasını kaybeden aslan” hikâyesi şöyle.
“Bir aslan yavrusu bir şekilde kaybolup bir koyun ağılına düşer ve koyun gibi büyür. Bütün davranışları koyun taklididir. Ne var ki seneler sonra sürüye musallat olan bir avcı aslan sürüyü av için kovalarken aralarında koyunlaşmış aslanı fark eder. Kovalamaca koyunlaşmış aslanın yakalanması ile bitince avcı aslan kendisine niçin koyun gibi davrandığını sorar. Bizimki de 'gözünü ağılda açtığını ve koyun olduğunu' söyler. Avcı aslan, ensesinden tutup yakındaki gölete götürerek suya bakmasını söyler ve ne gördüğünü sorar. İlk defa kendisine ayna tutulan ve sureti ile yüzleşen aslan kendi karakteri ile yüzleşir...”
Sadece kentlerle sınırlı kalmayan bu “hafıza kaybı” bazı insanlar, çoğu kurumlar hatta uluslar için de geçerlidir. Fark edilmeyen ve yeterince kullanılmayan her yetenek, her kaynak sahibi için hafıza kaybıdır. “Sokak zekâsı” kıvamında stratejiler geliştirerek hormonlu patlıcan gibi şehirlerin kontrolsüz büyümesini frenleyemez, Anadolu şehirlerinde refahı büyütüp göçü frenleyemeyiz.
Hepimizin birbirinden kopyalanmış hayatlarımızla yandaşlıktan liderliğe geçmek için hem zenginliklerimizi fark etmek hem de onları nasıl kullanabileceğimize dair desteğe ihtiyacımız var.
Üniversitenin içinde yaşadığı kentin kaynaklarını fark ederek verimli kullanmak için projeler üretmesi ve bunları şehrin aktörleri ile paylaşması köklü ve örnek bir zihniyet değişimidir.
Konuşmacıların ifade ettiği gibi gelecek stratejilerini belirleyenlerin ülke ve yerel çapta Batı'da olduğu gibi üniversitelerin rehberliğine başvurması için topyekûn zihniyet değişikliğine de ihtiyacımız var. 
Üniversitelerin tenkit edilen ezbercilikten kurtulması bu bilgi şöleni örneği çalışmaların toplumda karşılık bulmasına; kentlerimizi başka dünyalarla yarışan, üretken, sosyal ve ekonomik refahı yüksek mekânlara dönüştürebilecek araştırmacı, paylaşımcı parlak kuşakların yetişebileceği eğitim kurumları olması da buna bağlıdır.
Sempozyumun çalışma ve sonuçları üniversitelerimizin bu yorgun günlerimizde bir kente verebileceği değerli bir hediyedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.