Acem oyunu

A -
A +
Dinî ve tarihî filmler dün ile bugün arasında köprüdür. Geçmiş Peygamberler ve ümmetlere ait hikâyeler sinemaya uyarlanarak tüm toplumun inançlarını değiştirmek için Hollywood ve takipçilerince “psikolojik hâkimiyet kazanmanın, toplu hipnoz yolu” olarak kullanılmaktadır. İranlı Şiî yönetmen Mecîdî’nin Hazreti Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) anlatan filmi kullandığı yüksek sinema teknolojisi ile Şii akide arasında sıkışmış kalmıştır. “Bu İranlılar yakın geçmişte de Resimli Kur'ân diye lanet olası bir iş yapmışlardı” diyen Merhum Necip Fazıl Kısakürek “Din işlerinde güya yenilik sevdalısı bir İranlı (Ahund Mehdipur) dalaletini birtakım broşürlerle yaymak ve propagandasını yapmak faaliyetindedir. İranlı sapık 'Kur’an-ı Musavver' yani 'Resimli Kur’an' ismi altında Allah’ın kelamını bir fotoroman şekline getirmektedir. Kur’anı resimlemek, onun namütenahi mücerret ruhunu en adi şekilde müşahhaslaştırmak hatta zahiri mealiyle başka dillere yapılan nakillerine Kur’an ismini vermek küfürdür" diyerek yere sermişti... Pagan geleneklerinin, Hıristiyan ayinlerinin ve seremonilerinin, medya ve sinema üzerinden topluma yeni sulandırılmış bir inanç sistemi olarak dayatılması yeni değildir. Bugün de İranlı yönetmenin filminde yer alan 'doğuş' sahnesi Hıristiyan ikonografisinden bire bir kopyalanmış örneğidir. Akla geliyor ki, sırada ne var? İnsanın dili varmıyor söylemeye.  İkon veya ikona; Ortodoks Hıristiyanlarda, Hazreti İsa, Hazreti Meryem ya da Hıristiyan azizlerinin, geleneksel olarak tahta üzerine yapılmış, kutsal kabul edilen resimlerine ya da küçük heykellerine verilen addır. İkon, kilise ayinlerinin bütünleyici bir parçası, kilisenin görüşünü dile getiren bir aracı olmuştur.  Eğer bir kimliği yok etmek hayattan silip atmak, unutturmak istiyorsanız bütün yapmanız gereken onun etrafını kalın duvarlarla çevreleyip yalnız bırakmaktır. Bunu etrafını boşaltarak, yok sayarak, etrafını aşağılayıp itibarsızlaştırarak yaparsınız. İslam’a saldıranların her türlü medya aracı ile yapmak istedikleri şey milletinin kadim medeniyet değerleri ile arasındaki bu aidiyet bağını parçalamaktır. Bugün boğuştuğumuz çoğu sıkıntı bunun sonucudur. Medeniyetlerin savaşının sahası da budur. O yüzden İranlı yönetmen Macit Mecidi’nin filmi tehlikeli bir projedir. İslâm'ın özünü tahrip etmek için bir asırdır uygulanan en tehlikeli projelerden biri de Eshab-ı kiramı yok sayarak Hazreti Peygamberi” sallallahü aleyhi ve sellem” yalnızlaştırarak Hazreti Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) konumunu sarsmak. Böylece sonraki nesiller ile İslamiyet arasındaki köprüyü yıkmak. Eshab-ı kiramı ve onlardan sonra gelen Ehl-i sünnet âlimlerini temelsiz bırakmak, yok saymak onların yerine kendilerinin yetiştirdiği reformcuları âlim diye nesillere servis etmek. Eshab-ı kiram öyle kimselerdi ki; Allahü teala onları sevgili Peygamberine arkadaş olarak yarattı. Sohbetinde bulunan, her türlü hizmetinde ve yardımcısı olan onlardı. Eshab-ı kiram, İslamiyet’in zayıf olduğu ve Müslümanların az olduğu o zamanda, dini yaymak, kuvvetlendirmek ve Peygamberlerin efendisine yardım etmek için mallarını canlarını feda ederek, gerek yaşadıkları coğrafyada, gerekse komşu coğrafyalarda hâkim kültürlerle ilişkiye geçerek İslâm'ın mesajını hayata geçirmekle kalmadılar sonraki nesle (Tabiîn'e) hocalık yaparak öğrendiklerini aktardılar. Eğer Peygamberimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” tanımakta kendimizde bir noksanlık hissediyor ve bu eksikliği sinema filmleriyle tamamlayacağımızı zannediyorsak vay hâlimize!  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.