Vesayetçilerin kuyruk acısı

A -
A +

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı saatlerde Amerika’da yaptığı bir konuşma ortaya çıkmıştı.

Flynn, “Muhtemelen çoğunuzun haberi yok ama şu anda Türkiye’de bir darbe oluyor. Tam şu anda darbe oluyor. Ben de Türk ordusuna mensup, bizimle birlikte eğitim almış bir arkadaşımla irtibat hâlindeyim, başarılı olacak mı olmayacak mı bilmiyorum" diyor ve ardından bu kalkışmaya neden ihtiyaç duyulduğunu “Türkiye’nin gerçek anlamda laik, normal bir ulus devlet iken daha sonra İslamcılığa kaymaya başlayan bir ülke olması” olarak açıklıyordu...

Türkiye Batı tarafından kendisine biçilen elbiseyi değiştirmeyi her zorladığında aynı duvara çarpmış, 12 Eylül Darbesinde de dönemin ABD Merkezî Haber Alma örgütü CIA’nin Türkiye Masası Şefi Paul Henze darbeyi haber veren diplomatın, (Y)our boys have done it “seninkiler/bizim çocuklar işi bitirdi” diye darbedeki payını açık etmişti.

“Anayasa değişikliğinin millete ne faydası var?” sorusunun cevabı açık ve net olarak, mevcut durum ve içerideki vesayetçi muhafızlarının ortadan kalkması anlamına gelir.

Çünkü zayıf iradeli koalisyon hükûmetlerine alan açan mevcut anayasa, her kriz ortamında kendilerine demokrasiyi koruma ve kollama ile bekçilik yaptıklarını göreve (!) davet ediyordu.

AB ülkeleri ve içerideki yandaşlarının saldırılarından anlıyoruz ki, anayasa değişikliği ile ortaya çıkan daha güçlü ve özgür bir yönetim anlayışı bu vesayetçilere Türkiye’nin kalkınma hamlesi için yaptığı hamlelerden daha şiddetli bir acı veriyor.

Avrupa Birliği'nde, din temelinden kaynaklanan Avrupa’nın geleceği için Türkiye’yi tehdit gören bir anlayış hâkim.

Bu anlayıştan beslenen derin korkuları anayasa değişikliği tartışmalarının sürdüğü bugünlerde iyice nüksetti. Bunun tepkimesi olarak kendi güdümünde harekete itiraz eden Türkiye’ye efendilik taslama yeteneklerini kaybediyorlar.

Kendini fark eden ve değiştirmek isteyen Türkiye sadece kendini temsil etmiyor. Kaynakları sömürülen Asya ve Afrika ülkelerine de değişimde liderlik ve önderlik yapmasından korkuyorlar.

Kendi terbiyelerindeki vesayet güçlerinin kontrolünde sürekli yedek kulübesinde tutulan ama hiçbir zaman sahada kendileri ile eşitlemedikleri bir ülke olarak görmek istiyorlar.

Anayasa değişikliğine karşı halkın kanaatini sarsmak için başlatılan Batı merkezli muhalefet aracı olarak sadece meşru siyasi aktörlerle sınırlı kalmayacaktır. İlerleyen günlerde illegal örgütler üzerinden siyaset dışı teşebbüsler dâhil her yola başvuracaktır.

Türkiye’nin önlenemez demokratik yükseliş hamlesini ellerindeki her türlü kozu kullanarak engellemeye çalışacaklar; ta ki bükemedikleri eli öpünceye kadar.

Bu durum insani değerlerini teknolojik hamlelere kurban eden "paraperest" Batıya kaybettiklerini yeniden kazanması için bir fırsat olmakla beraber kontrol ve baskı ile görevli içerideki vesayetçilerin de sonu olacaktır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.