Geçmişi yok sayarak geleceğe yürünemez

A -
A +
İz bırakan bir iş yapmak istiyorsanız, birlikte yürüdüğünüz insanlara dikkat etmelisiniz.
Ayaklarını sürüyen, ayak bağı adamlarla bir yere varılmaz.
Dün gerçekleştirilen AK Parti olağanüstü kongresinin ardından yeni dönem 2019 seçimleri öncesi 16 Nisan referandum sonrası halk üzerinden yapılan araştırmalarda ortaya çıkan değerlendirmelerden hareketle “Demokrasi, değişim ve reformlar” üzerinden yeni programların uygulandığı dönem olacaktır. Toplumda ve AK Parti tabanındaki beklentiler bu yönde.
Bu değişim hamlesinin başlangıcı, Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın 4. Uluslararası İbni Haldun Sempozyumu’ndaki konuşmasında “Nasıl kökleriyle bağı kopan bir çınar kurursa, medeniyet birikimiyle irtibatını koparan bir ülke de fikrî kuraklığa maruz kalır. Yüzyıllara sarih ilim deryasından istifade etmeden, özgün eserler verilemez, geçmişi yok sayarak geleceğe yürünemez. Bu ülke ne çektiyse aşağılık kompleksinden çekmiştir. Bu millete en büyük zulmü bağrından çıktığı toplumun değerlerine düşman, yasakçı, baskıcı jakobenler yapmıştır. Yıllardır düşünce hayatımızın pınarlarını kurutan, işte bu hastalıklı ruh hâlidir. Batı’da ne bulursa alıp, hiçbir elekten geçirmeden ülkemize boca eden ilim erbabının özensiz tercümeleri, akademik müfredatımızı felç etmiştir. Kolaycı ve kopyacı, sadece tüketmeye ayarlı bu zihin dünyası sebebiyle, özgün, yerli ve çığır açan eserler ortaya konamamıştır” diyerek özetlediği yerdir.
Bugün en önemli sorun hedef olarak ortaya konan Büyük Türkiye idealine koşuyu ağırlaştıran ayak bağlarından kurtulmaktır. Toplumun büyük kesimlerince de kabul gören, bu değişime ihtiyaç var. Ana meselemiz ise, bu değişimi hangi kadrolar taşıyabilir, kimlerle hayata geçirilir?
Bu hamleye ekmek gibi, su gibi ihtiyacımız var çünkü bu ülkede hâlâ her yolu kullanarak Batı kültürünü topluma giydiren, genç kuşakların öz güvenini yok eden, kabullendiği kültür karşısında, geçmişinden kaçan, aşağılık kompleksine iten, mankurtlaştırıcı bir düşünce, kültür, sanat ve medya hayatımızda hükmünü hâlâ icra ediyor.
Köklerimize zehir dökerek kurutan bu işgale son vermek, sadece ilk günden beri icracı kadroları ikaz eden ve istikamet ve cesaret veren Sayın Cumhurbaşkanı’na havale ederek kurtulmak mümkün değil. Bu ülkenin nimetlerinden, hele güçlü iktidarın gölgesinde nefes alan herkesin eli taşın altında olmalı.
Yeni kadrolar kurulurken herkesin geçmişinde bıraktığı eser onun yeni görevlendirmede referansı olmalı, kişilerin alacağı pozisyon “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” ilkesi belirleyici olmalı. İnsanlık tarihine ışık tutan bütün medeniyetler, maddi ve manevi hamleler hep bu köklerin üzerinde yükseldi. Köksüz ağaç meyve vermez. Ama geçmişinden utanan, ruhu yamalı, pasaklı tipler ile bu hamle gerçekleşmez. Elbette ayak sürüyen adamlardan bazı kadrolar temizlenmeli.
Yeni dönem içeride ayak sürüyen, ayak bağı safraların temizlendiği dönem olacaktır.
Hayatımızın her alanını tahrip eden bu varoluşsal krizi sonlandırmak, yeni bir dünya kurulurken, Türkiye’nin kendi rolünü belirlemesi, Batı’nın oyunlarına figüran olmaması buna bağlı. Toplumsal refah için, kurulacak üretim ekonomisi, yüksek teknolojiye dayalı kalıcı yatırımlar, eğitim, fikir, sanat, kültür üzerinden kurulur. Medeniyetlerin temel sağlamlığı, tarihî derinlik, kültürel ve entelektüel zenginlikleri kadardır.
Eğer bu manevî atılım ihmal edilirse, sosyal ve kültürel bütünlüğün hızla parçalanması kaçınılmazdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.