Tasam çok, yasam yok

A -
A +
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 2017 yılı mezunlarının Beytepe Kampüsü Açık Hava Amfisinde yapılan görkemli mezuniyet töreni, Akademik kadronun, öğrencilere “Bahtınız açık olsun” temennileriyle tamamlanırken diploma töreni sırasında bir öğrencinin taşıdığı “Tasam çok, yasam yok” yazılı pankart dikkat çekiciydi. Belli ki, öğrenciler akademik dünyanın büyülü ortamından çıkıp gerçek dünya ile yüzleşirken birikimlerinin hayattaki karşılığını almak için ihtiyaç duydukları desteği yasal düzenlemelerde arıyor.
Herkesin sorunlara karşı ürettiği çözümler kendi limitleriyle sınırlı. Üniversite mezunu işsizler için her kurum kendi çözümünü üretiyor ama bu yeterli değil. Bizim için geçerli bilgi ise kullanabildiğimizdir. Mezunların iş dünyasına girmeleri KPSS ile sınırlandığında onların bilgiyi hayata aktarma ve girişimcilik yetenekleri budanıyor. Sonuçta üniversitelerin katkısı ile gelirlerini artırmak isteyen ülke beklediği katkıdan mahrum kalıyor.
Kanada Ontario Teknoloji Üniversitesi mezun öğrenci sayısının kalite için parametre olmadığını, üniversitelerin stratejik planının piyasanın ihtiyaç duyduğu alanlarda mezun vermesi ve diploma değil “bilginin ürüne/hizmete dönüşmesi”ni öne alma gereğine iyi bir uygulama örneği. Ülke refahına katkıda üniversiteler, “Araştırma-ürün geliştirme-ticarileşme” üçgeninde konuşlandığında Kanada’da 3,7 milyon nüfus, 580 milyar dolar GSMH ve 38 bin dolar kişi başı millî gelir payı olmuş. Öğrencilere gelince mezuniyet sonrası yüzde 90’ının iş bulma süresi ilk 6 ay...
Bize gelince, üniversitelerin ülke ve bölge ihtiyaçlarına göre ihtisaslaşması için “sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi”ne ilişkin çıkan kanunla akademik çevre umutlandı. “YÖK’ün kontenjan planlaması, kamu ve özel sektör paydaşlarının görüşü alınarak daha rasyonel yapılacak” diyen YÖK Başkanı Yekta Saraç kanunu “sessiz devrim” olarak tanımlıyor.
Kanun “tasam çok yasam yok” diyen mezunların beklentisini karşılar mı? Zaman gösterecek. Ancak yarışta öne geçmek isteyen Üniversiteler için denenmiş, başarılı bir yol haritasını Ben Mezrich "The Accidental Billionaires/Kazara Milyoner" kitabında anlatıyor.
“Fakir bir ailenin oğlu değildi, Harvard'a girene kadar çocukluğu Miami’nin orta sınıfına dâhil bir ailenin çocuğu olarak geçti. Ama hâlâ içinde bir yerlere çöreklenmiş güvensizlik duygusunu hissediyordu. Salonda kaç kişi olduğundan emin değildi ama herhâlde iki yüz kişi olmalıydı. Kalabalık koyu renk elbise giyimli öğrencilerdi. Hepsinin ortak yönü kendilerini ispatlamak gibi bir dertlerinin (tasalarının) olmasıydı. Toplantının amacı öğrencilerin aralarına dağılmış, üzerinde minik beyaz kuş resmi bulunan siyah renkli kravatlarından ayırt edilebilen Phonex-SK üyelerine kendilerini göstermekti. Onca sınava girmiş olmaları, gelecekleri için verdikleri kararlar orada mühim değildi çünkü. Phonex’e kabul edilmek demek gelecekteki sosyal statüsünü belirleyecekti... Yale’deki, Harvard’daki “Bitiriş Kulüpleri” kampüs hayatının gerçeğiydi. Bu kulüpler nesiller boyu iş dünyasının devlerini, politikacıları barındırmıştı. Aralarında başkanlar ve milyarderler vardı. Her “Damgalama Partisi” aslında büyük çapta bir mülakat niteliğindeydi ve bu kulüplerden birine dâhil olmak asırlık bir ağın içine girmekten öte kişiye anında bir sosyal kişilik kazandırıyordu...”
Bu “Üniversite-İş Dünyası Eşleşmesi”nin çarpıcı hikâyesi “tasam çok yasam yok” diyen mezunlar için çıkış yolu arayan üniversitelerimize "rol model" olabilir. O gün mezuniyet töreninde açıklanan mevcut ve mezun öğrenciler arasında kurulması planlanan “sosyal ağ”a, iş dünyasını da eklediklerinde halka tamamlanmış olacaktır. Bu uygulama gerçekleştiğinde, işsiz mezunlar için “Kontenjan planlaması kanunu” kadar önemli bir “TASA BÜKÜCÜ” olacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.