Şimdi yüzleşme zamanı…

A -
A +
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet'in yaz etkinliği kapanış programında FETÖ ile mücadele konusunda çok net konuştu: "FETÖ zaafları kullanarak ülkemizde kök salmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu konuda ciddi eksiklikleri oldu. Çok ama çok geç kaldılar. Defalarca konuştuk. Özellikle Güneydoğu bölgesindeki çalışmalarda geç kaldık. MEB’in görevi gençlerimize ve çocuklarımıza en pozitif eğitimi vermekse Diyanet İşleri Başkanlığımızın görevi de İslam'ı çocuklarımıza en güzel şekilde anlatmaktır. Görüldüğü gibi boş bırakılan her alanı birileri gelip dolduruyor..."
Konuşmanın merkezinde iki husus var “zaafları kullananlar” ve bu gedikleri (zaafları) doldurmakla sorumlu “Diyanet ve diğer kurumlar”...
Görevi İslam’ı çocuklarımıza en güzel şekilde anlatmak olan Diyanet İşleri Başkanlığının boş bıraktığı -Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da ifade edilen- alanlar FETÖ tarafından doldurulunca ortaya 15 Temmuz darbe girişimi çıkmıştır. Dinin hayattan çekilmesi sadece din eğitiminin eski Sovyet rejiminde olduğu gibi kökten yasaklanması demek değildir. Eğer din eğitimi adı altında felsefe ve uçuk kaçık reformist münakaşaları korsanız aynı sonucu elde edersiniz. Bu pratik kısa ve ikna edici yolla çaktırmadan dinin omurgasını çökerterek, başta Peygamberi “aleyhisselâm”, Eshâb-ı kiramı, eimme-i müçtehidini ve İslâm âlimlerini müfredattan çıkarıp, bu alanı boşalttığınız zaman FETÖ gelir iğfal koltuğuna oturur…
Diyanet, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun hazırladığı “Kendi Dilinden FETÖ: Örgütlü Bir Din İstismarı” adlı rapor çok önemli bir araştırma. FETÖ geriye doğru farklı yerlerde yaptığı konuşmaları üzerinden eleştirilmekte ve sapkınlıkları ortaya dökülmekte. Böyle olunca hepimizin aklına gelen soru şu: Geçmişte FETÖ’nün birçok konuşmasını Diyanet'in cami ve kürsülerinden yaparak, kamuoyunda dinsel bir meşruiyet kazanmasına nasıl müsaade edildi? Eğer FETÖ açıktan darbe operasyonlarına yönelip, hükûmete karşı darbe girişimlerinde bulunmasaydı bu konuşmalar yine devam edecek miydi yoksa “FETÖ raporu” yayınlanacak mıydı?
Bütün dünya, manevi bir boşluk içerisinde çivisi çıkmış kontrolsüz bir şekilde ölüm sonrası için kaybettiği umudunu din dışı kutsallara yapışıp din yerine koyarak arıyor. Ruh boşluğunu felsefeyle doldurup ayakta durmaya çalışıyor. ABD ve Avrupa kendini tatmin etmeyen dinî ritüellerinin dışında yönünü Uzak Doğu'ya çevirip Hinduizm’in, Budizm’in kucağına düşüyor. Robin Sharma’nın yazdığı en çok satan kitaplardan “Ferrari’sini satan bilge” aslında "kutsalını kaybeden Hristiyan dünyası"nın trajedisidir. Dünya acınacak durumda bizim temsil ettiğimiz değerlere muhtaç bizden medet umar iken bizim düştüğümüz duruma bakın!
Güneydoğu Barış Süreci Projesi dikiş tutsun diye düzenlenen bir “akil adamlar” toplantısında Can Paker’e açık söylemiştim: “Eğer Kürt Mevlana’ya, Türk Ahmed-i Cezeri’ye âşıksa siz makası kapatmak için neyin peşindesiniz? Bir coğrafyanın kadim kültürünü inşa edenleri sahiplenmek saygı duymak o coğrafyanın insanının aidiyetini garantiler. Eğer eli silah tutanlardan kurtulmak istiyorsak gönül eri, fikir sahibi, eli kalem tutanlar sahaya inmeli. Kasaba kasaba, köy köy, ev ev gezelim. Bu medeniyetin omurgasını inşa eden büyük insanlarımızı anlatalım, kültürü paylaşalım...”
Fakat bu tek parti döneminden kalma medeniyet transferi kompleksi, ecdadı yok sayma ihaneti bizi hem coğrafyadan hem dinden vurdu. Habisler İslamiyet’i Hristiyanlığa yamamaya kalktılar. FETÖ’nün bir iddiası vardı, Ümmet-i Muhammed ve Hıristiyanları asgari müştereklerde birleştirerek veya yakınlaştırarak karma bir din oluşturmak. Buna zemin hazırlamak için şürekâsı ile birlikte her kanaldan her fırsatta saldırdı. Bu daha önce İngilizlerin FETÖ benzeri münafık ve soysuzları kullanarak deneyip hayata geçiremediği İslam âlimlerini, İslam kitaplarını, bilgilerini ortadan kaldırarak İslam’ı yok etme projesidir.
Şimdi yüzleşme zamanı. Zararın neresinden dönülse kârdır, herkes dönüp aynaya bakmalı ki ana caddede miyim yoksa yan yollarda mı? Bazen girilen yanlış yoldan geri dönmek için zaman yetmeyebilir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.