Soyulup soğana çevrilenler

A -
A +
Önceki gün Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası'nda iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan buradaki konuşmasında bankalara eleştirilerde bulunarak "Bankalar rahat durmuyor. Niye hâlâ biz faizler düşmesi lazım diyoruz. Bankalar vatandaşın oraya yatırdığı paraları kendisi için âdeta bir soyup soğana çevirme aracı olarak kullanıyor. Kendi parası değil, vatandaşın oraya emanet ettiği para. Ve o bunu kalkıyor kendisi acımasızca yüksek faizle kendisine bir getirim aracı hâline çeviriyor... Geçtiğimiz yıl çektiğimiz onca sıkıntının sonunda Türkiye yüzde 2,9 büyürken bankalar -bakın bu çok önemli- yüzde 40 civarında kâr artışı elde etmişse burada bir sorun var demektir. Hâle bak. Üstelik bu yıl bankaların kâr oranlarını neredeyse ikiye katladıkları görülüyor. Bu bir felaket, bu para bunların cebinden çıkmıyor kendi öz sermayeleri değil. Biz kimseden zararına bir iş yapmasını istemiyoruz. Ancak bankalardan kredi şartlarını ve faiz oranlarını makul seviyelerde tutarak ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına katkı sağlamalarını beklemek de hakkımızdır diye düşünüyorum” diyerek Merkez Bankası ve kamu bankalarının bu konuda kararlı adım atarak faizleri aşağı çekmelerini beklediğini belirtmişti.
Türkiye yüzde 2,9 büyürken bankalar yüzde 40 civarında kâr artışı elde etmişse bu kârı ödeyen karşı taraf, kişi veya kurum aldığı krediden yaptığı yatırımla kazancını bankayla paylaştı mı, yoksa yüksek faizlerin altında mı kaldı? Gerçek hangisi, terazinin hangi kefesi yukarıda?
Kurumsal kredilerin muhatabı sanayici ve esnaf ayrı bir konu ama bireysel kredi kullanımı daha geniş bir alanı salladığından sıkça yazmak durumundayız.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Haziran 2017 Raporu yayımlandı. Rapora göre, bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girenlerin sayısı yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artarak 712 bin kişi olarak gerçekleşti. Bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal eden kişi sayısı ocak-haziran döneminde 2016'nın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 376 bin kişi olmuş.
Dr. Stephan R. Cowey, (1932-2012) uluslararası liderlik otoritesi, aile uzmanı, eğitmen, kurumsal danışman ve yazardır. Liderlik konusunda dünya çapında en çok duyulan isimlerden çocuk ve aile için yazdığı “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabı en çok okunanlardan. Kalabalık bir ailenin reisi olan Dr. Stephan aile içinde yetişkin hiç kimsenin kredi kartı kullanmadığını yazmıştı. Bir bildiği var deyip geçmiştim ama zaman ilerleyip bir “cırt” ile biriken kolay harcama alışkanlıklarının sonucu ortaya aile faciaları çıkmaya başlayınca dönüp geriye bakmak gerekti.
Geçtiğimiz yıllarda medyaya yansıyan “60 kartlık adam"ın hikâyesi tam da bu işin merkezine oturmuştu. Hatırlamakta fayda var.
Nakliyeci H.Y. ilk kredi kartını aldıktan sonra fren yapmayıp diğer bankalardan da kredi kartı almaya devam edince 60 tane kredi kartı sahibi olmuş. Kendisini “gaza getirdiklerini” söyleyen H.Y.’nin 20 bankadan 60 kredi kartının hikâyesi şöyle:  “Bana telefon açıyorlardı bankalardan. 1’e bas, 2’ye bas diye diye limitlerimi yükselttiler. ‘Bu kartı alırsan uçağa binersin, bunu alırsan seyahat edersin, 3 kişi getirirsen şunu yaparız’ diye diye beni şimdiye kadar gaza getirdiler. Sonunda kredi kartlarımın toplam limiti 400 bin TL’ye kadar çıktı. Ben esnaftım ama işlerim iyi gitmediği için esnaflığımı kaybettim. İşlerim iyiyken sorun yoktu işler bozulunca hepsi birden hakkımda takibe geçti. 4 evim, iki arabam vardı ama hepsini sattım ancak borcumun bir kısmını karşılayabildim. Şu anda tek kuruş ödeyecek param kalmadı...”
Bu kart kazaları hem para yönetimindeki yetersizliğimiz hem de tüketim ve alışveriş israfı ile ilgili. Psikologlar kontrolü elden kaçırmamızdaki en önemli etkenin kart sahibi olmanın, hatta çok sayıda bankalardan alınmış kartlara sahip olmanın bir ayrıcalık olduğunu, bir üstünlük unsuru olduğunu düşünmemizden kaynaklandığını söylüyor.
Kredi kartlarının hayatımızda kapladığı yeri ve içine düştüğümüz durumları değiştirmek için faizleri aşağı çekmek dâhil bir yerlerden başlamak gerekiyor ama nereden?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.