Dünyanın çivisi mi çıktı?

A -
A +
Kafamız iyice karışık, her olay bir yapbozun parçaları gibi. Bir araya getirmek için yardım gerek. Birmanya’da (Burma) yaşanan katliam görüntülerini izledikçe zannediyoruz ki yeni gösterime girmiş bir Hollywood filmi. Arakan da neresi? Kim bu insanlar? Kişisel gelişim gurularının parayla yutturdukları seminerlerinde anlattığı barış simsarı Budist çeteler Müslümanları neden katlediyor? Akıl bir yol bulsa da kalp kabul etmiyor çünkü bizim nesiller ne Arakan ne Kafkaslar ne Balkanlar hakkında çok fazla bir şey bilmeyiz. Kendi yaşadığımız Anadolu coğrafyasında bile geçmişi hatırlatıp sorgulayacak izleri söküp attılar. Tarihî eser, tarihî kitap, tarihî mekân mezar taşlarına kadar geçmişe ait ne varsa gitti. II. Abdülhamid Han döneminde Hicaz demir yoluna yardım edenler arasında Myanmarlı Müslümanlar olduğunu yine 1911’de İtalyanların Libya’yı işgali ve 1912’de Balkan Savaşları sırasında maddi yardım ve sağlık ekipleri teşkil ederek Türkiye’ye gönderdiklerini kim bilebilir ki?..  Öte yandan, Arakan katliamının arkasından kim çıksa ki? Trump’a bütçe açığını kapatmak için yeni enerji kaynakları gerekmiş. Tüm medya kuruluşları katliamların Riyad merkezli olduğuna dikkat çekerek, veliaht prens Muhammed bin Selman’ın 2030 planları gereği Arakan’ı "insansızlaştımak" istediğini aktarıyor Middle East Eye (MEE) haberine göre, Suudi petrol devi Saudi Aramco şirketi ile ülkesini ilk kez Myanmar’ın enerji piyasasına dâhil eden Muhammed bin Selman bir yandan Orta Doğu’daki ortağı BAE’yi de bölgenin altyapı hizmetlerini geliştirmeye teşvik ederken diğer yandan da Rohingya’dan, değerli tarım arazileri satın aldı. Riyad yönetimi de Arakanlı Müslümanların verimli topraklarına göz dikmiş, Arabistan içinde bulunduğu ekonomik krizi Arakanlı Müslümanların topraklarını ele geçirerek aşmak istiyor. Okumadığımız, seyretmediğimiz, dinlemediğimiz, temas etmediğimiz şeyler bize ait olmuyor. Kaybetmenin acısını, boyası çizilen arabamız kadar duymuyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Bosnalı bir sanatçı topluca katledilen Bosnalı şehitlerin üzerlerinden çıkan fotoğraf, kol saati, toka gibi eşyaları toplamış dünyanın belli şehirlerinde sergi açıp mağdurları katilleri ile yüzleştiriyordu. Elinde kala kala sermaye olarak onlar kalmış. Gelelim, vakti zamanında İngiliz’in dolduruşuna gelip Anadolu’yu işgale kalkışan Yunanla ilişiklerimize. Madalyonun öbür yüzünde Yunan adaları var. Bayram tatilinde Yunanların yüzünü güldürmüşüz. Türk vatandaşlar Yunan adalarına âdeta akın etmiş, On iki adalar olarak bilinen Dodekanisos adalarında, sadece 600 nüfusu bulunan Lipsi adasına, nüfusu kadar Türk vatandaşı turist olarak gitti. Dün İsmet Paşa’nın masada teslim ettiği yerlere bugün turist olarak gidiyoruz.     Yunanistan’a geçen yıl 1 milyon Türk turist gitmişti. Bu yıl da sayının en az ikiye katlanması bekleniyor diyorlar.  Dünya, Necip Fazıl’ın “her katı ayrı alem” dediği gibi. Teselliyi mezarlıklarda arayan bir düşünür “İnsanların mezarlarına baktığım zaman, içimdeki her türlü kıskançlık duygusu ölüyor. Güzel insanların mezar taşlarını okuduğumda her türlü aşırı arzu sönüyor. Bir mezar taşında anne-babanın yasıyla karşılaştığımda merhametten içim eziliyor. Aynı anne-babanın mezar taşını gördüğümde kısa bir süre sonra izleyeceğim kişiler için yas tutmanın faydasızlığını düşünüyorum. Kralların, kendilerini tahttan indirenlerle birlikte yattığını gördüğümde yan yana gömülmüş, bir birinin rakibi olan dehaları, ya da yarışmaları tartışmalarıyla dünyayı bölen adamları düşündüğümde, insanoğlunun küçük rekabetleri, bölücülükleri ve tartışmaları bende hem hüzün hem de hayret uyandırıyor. Kimi dün, kimi de altı yüz yıl önce ölmüş insanların mezar taşlarındaki tarihleri okuduğumda hepimizin çağdaş olacağı ve hep birlikte ortaya çıkacağımız, O Büyük Günü düşünüyorum” diyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.