Yazıyorsan “derdin” vardır...

A -
A +
İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Katkılarıyla Türkiye'nin 7 Bölgesinde (Antalya, Manisa, Yozgat, Sakarya, Trabzon, Erzincan ve Gaziantep) açtığı 14-29 yaş aralığındaki edebiyatseverlerin katıldığı Edebiyat Atölyeleri geçtiğimiz hafta başladı. Erzincan’da da “Yazarlığa giriş” dersi ile başladığımız çalışmalar özellikle akademi ve lise öğrencilerinden bizi mutlu eden çoğunlukta katılım oldu. Hatta aynı dersleri farklı katılımcı gruplara tekrarlamak durumunda kalıyoruz. Yerli ve yabancı yazarların “niçin yazıyorum?” sorusuna verdikleri cevabını irdelerken katılımcı gençlerin kitap okuma zenginliğine saygı duydum. Zaten yazarlığa açılan kapı okumakla ve hayatı sorgulamakla başlar. Bugün içinde bulunduğumuz seküler dünyada gençlik savrulup giderken, bu ahlaki çöküş karşısında duyduğumuz acıyı dindirecek kontrolsüz sosyal medya darbelerini boşa çıkaracak hamle kitap okumakla başlar. İpini koparmış sokakların sırtımıza yüklediği dert, gencecik çocukların okudukları “Gün Olur Asra Bedel”den, “Onlar da İnsandı”, “Allah'a Ismarladık Gülsarı”dan “İvan Denisoviç’in Hayatından Bir Gün”den “Bizim Diyar” ve “Çile”den pasajlar naklettiği oturumlar yükümüzü hafifletti, yüzümüzü güldürdü. Açılış oturumunda bana “Siz neden yazıyorsunuz?” diye sordular, ben de kendilerine bilindik “Denizyıldızı Toplayan Adam” hikâyesini anlattım. Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve “Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun?” diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “Yaşamaları için” cevabını verince soran adam şaşkınlıkla, “İyi ama burada binlerce denizyıldızı var, hepsini atmanıza imkân yok, sizin bu çabanız neyi değiştirecek ki?” der. Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi, “Bak! Onun için çok şey değişti…” karşılığını verir... İnsanlar bir çember içinde hapsolmuş, fırtınaların sahile savurduğu denizyıldızı gibiler, sahilde kuruyup kalıyorlar. Çoğu insan hastane koridorlarında bir o kadarı kahve fincanlarında derdine çare arıyor! Yazarlar, kendi dünyaları içinde, dertleri, korkuları, endişeleri arasında sıkışıp kalan sahile vurmuş insanlara nefes alacakları bir pencere açmak istiyorlar. Hayatı elinden alınmış, rehin kalmış insan antidepresan haplara sığınıyor. Ne yazık, kendisinden nereye kaçacak? Üstelik bir de “Bizim öncü kuşaklarımızı nasıl yetiştirebiliriz?” diye bir derdimiz var. Eğer dünyamızı bu yoz eğitim, fikir, sanat, kültür ve medya çemberinden kurtaramazsak sadece yeni nesli değil geleceğimizi de kaybederiz... İLESAM, tabana yaygın, umut verici bu çalışmayla gençlere yürüyecekleri yeni bir yol açmış oluyor. Kitap yazmaya giden bu yol önce kitap okumaktan geçiyor. Maksat, sadece denemeler yazmak değil, başkasının himayesine ihtiyaç duyan sünepe karakterler yerine kendi dünyasını inşa için irade koyan, medeniyet değiştirelim derken kendi medeniyetini yıkan akımlara dur diyebilecek öncü kuşaklar ancak bu yoldan geçerek yetişebilir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.