Şiddet neden kar topu gibi büyüyor?

A -
A +
Erzincan'da askerî lojman nizamiyesinde bir yavru kediye yapılan işkence görüntülerinin sosyal medyada paylaşımı tartışmaktan kaçtığımız ciddi bir sorunu yeniden köpürttü. Olay Erzincan kent merkezindeki Subay Orduevi'nde sivil giyimli bir kişinin, yakaladığı yavru kediye yumruk ve tekme atarak işkence yaptığını görenlerin durumu adli makamlara bildirmesi ile başlamış, ihbarın değerlendirilmesiyle hakkında soruşturma açılan 'er’in "uyuşturucu kullanmak”tan çok sayıda kaydının bulunduğu belirtilmişti.
Bütün haber kanallarında fotokopi yapılan olayın verilişinde sadece bir bayan spiker olay sırasında nizamiyede görevli üç kişinin olaya müdahil olmadan seyirci kalmasının şiddeti uygulayan kişinin eylemi kadar ahlaksızca olduğunu ve sorumluluk taşıdığını vurguladı.
Spikerin yorumu tam yerindedir ve çok rahat olaya müdahil olması gereken üç kişinin sessizliği bu alçaklığı meşrulaştırmaktadır. Aynı gün bir başka haberde bir servis minibüsünde bir genç kızın gün ortası şiddet kullanılarak kaçırılmasına seyirci kalan araç sürücüsü ve yolcuların sessizliği de olayı sıradanlaştırmaktadır.
Psikolog Philip Zimbardo’ya göre şiddetin kaynağı, onu besleyip büyüten, kişinin içinde yaşadığı çevrenin desteğidir. Destek illaki alkışlamak değildir, sükût, korkaklıktan kaynaklansa da ikrar (kabul) manasına gelir. Sonuçta, “Kötülük de bulaşır, iyilik de”... Mayası bozuk insanlar ellerine verilen güce kendilerini kaptırdıklarında kötücülleşmeye başlarlar. Ezilenlerse zaman içinde içlerine kapanıyor ve iyice edilgen hâle geliyor. İşin berbat yanı, bir kişinin bozulması ve eylemleri haber nitelikli yayınlarla servis edildiğinde tüm müsait karakterlerin aynı biçimde eylemini tetikliyor.
İnsanların yaptıklarının yüzde 85’i gördükleridir. Eğer sosyal medya tepkilerini aşan ölçüde ahlak dışı olaylar toplumda tepki görmezse, böyle reyting uğruna TV’lerde sınırsız ve sorumsuz yayıncılık devam ederse “Eyvah, bunu da mı görecektik!..” dediğimiz meşrulaşmayacak alçaklık yoktur ve sınırı olmaz. “Şiddet neden sınır tanımadan kar topu gibi büyüyor?” Hayatımız, neden sonuçları telafi edilemeyecek bir yere doğru sürükleniyor? Geçmişte “Ayıplanma korkusu” suç ile insan arasındaki en büyük perde idi. Şimdi “ar damarları çatladı!..”
Eskilerde iş yerinde, sokakta yorgun düşen insanlar evlerinde huzur bulur, dinlenirdi. Şimdi durum tersine, insanlar evlerinde zıvanadan çıkıp barut fıçısına dönüyor. Uyuşturucu yaşı ilkokul seviyesine, evlenme çağı sapıklık derecesine, zulüm yavru kedilere kadar inmiş…
Bunların hepsi algı operasyonları ile bilinçli yapılıyor. Habercilik yapıyoruz diye dakikalarca tekrarlanarak izlettirilen “üç dakikada soygun nasıl yapılır, kedi nasıl öldürülür, canlı yayında kız kaçırma teknikleri” ile ahlak temelinden yıkılıyor.  
Başbakan Binali Yıldırım, geçen hafta Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) başkan ve üyelerini ağırladı. Televizyonların ana haber bültenlerinin gündeme geldiği görüşmede, Başbakan Yıldırım, yerinde bir tespitle vatandaşların büyük çoğunluğunun akşam saatlerinde yayınlanan ana haber bültenlerini izlediğini ve bu bültenlerde reyting kaygısıyla katliam, kaza, cinayet gibi adli olayların uzun uzun verildiğini belirtti. 
Reyting ölçümlerinden ana haber bültenlerinin çıkarılması hâlinde televizyon kanalları arasında bu yöndeki rekabetin kalkacağına işaret etti.
Başbakan Yıldırım’ın işaret ettiği üzere, kanalların reyting kaygısından kurtulmaları durumunda daha doğru bir içerikle haber yayını yapabileceği kesindir. Bu, toplumun ruh sağlığı bakımından hepimizin hayrına olacaktır. Devamı durumunda ise elbette ki “Yeter artık bu tahribat…”  denecektir, ama umarız ki; “Döner merâm üzre felek ammâ neden sonra…” olmasın...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.