“Nush” ile uslanmayanı etmeli tekdir? Peki ya sonra?..

A -
A +
Gençliğimiz hâlen büyük tehdit altındadır ve bu saldırı tek cepheli değil. İslâmî değerler ve medeniyet dinamiklerimiz üzerinden bir eğitimin yeniden inşasını hâlâ hangi müfredat ile yapacağımızı tartışırken “Sömürgeci eğitim sistemi-savruk kültür rejimi, yabancılaştırıcı medya” genç kuşakların zihnini ve ruhunu sefih bir sekülerleşmenin kucağına atıyor. Öte taraftan, uyuşturucu çeteleri köşebaşlarında, okul önlerinde, merdiven altlarında bizi içeriden, geleceğimizden yani çocuklarımızdan vuruyor. Latif Erdoğan önceki gün “Bence FETÖ’nün en korkunç tahribatı eğitim alanında olmuştur. Çünkü o bu alanı herkesten önce doldurmuş, fakat eğitimin bizce olması gerekenlerini yani eğitimin İslamileştirilmesini yapmayarak da bu alanın bizim açımızdan boş kalmasının Batı adına bekçiliğini yapmıştır. Bu korkunç oyun bizim millet olarak şimdilerde henüz yeterince sezemediğimiz sinsiliktedir” diye ifade etmişti. Diğer cephede ise, finansal gelirinin önemli bir kısmını uyuşturucu ticaretinden sağladığı bilinen PKK’nın taşeron uyuşturucu baronları pazarında kullanıcı ve torbacı olarak her yaştan gençleri zehirleme için uğraşıyor. Geçtiğimiz hafta, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Genel Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı”nda okullarda alınan güvenlik tedbirleri ile ilgili olarak söylediği "Okulun çevresinde bir uyuşturucu satıcısını gördüğümüz zaman; beni ne kadar kınarlarsa kınasınlar, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler o uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir. Benim ülkemin gencinin canına mal olacak bir kişiye gereğini yerine getirme görevidir. Suçunu bana atsın. Bunun suçu neyse5 yıl içeride yatmaksa yatarız, 10 yıl içeride yatmaksa yatarız, 20 yıl içeride yatmaksa yatarız...”  sözleri bazı çevreler tarafından uyuşturucu kullanımının sosyal bünyemizde açtığı tahribat karşısında verilen mücadeledeki ciddiyetin, duyulan ıstırabın ifadesi olarak görülmeyip, "hukuku arkaya atmak" olarak algılandı ve siyasi malzeme yapılmaya çalışıldı. Oysa gerçekler çok daha farklı ve hasar büyük boyutta. Geçtiğimiz yıl trafikte “kara nokta” dediğimiz bir riskli yolda oğlunu trafik kazasında kaybetmiş bir babanın hemen her gün elinde sopanın ucuna bağladığı kırmızı bir flama sallayarak sürücüleri ikaz ettiği haberi medyada yer almıştı. Eğer istatistikler açıklansa uyuşturucuya kurban verdiğimiz çocukların ve gençlerin belki trafik kazalarından çok daha yüksek sayıda olduğu ortaya çıkacaktır.  Bu tablo karşısında uyuşturucu belasına çocuğunu kurban verenler veya tehlikeyi yakın gören babaları, yakın bir zamanda; ellerinde sopalarla okul önlerinde uyuşturucu satıcısı avına çıktığını görürsek şaşmayacağız. Okul önlerini, uyuşturucu trafiğinin “kara noktası” hâline getirmek istiyorlar, buna asla müsaade edilemez. Bu mücadelede gevşeklik vatana ihanettir. Buna karşı verilen mücadelenin parçası olmak hepimiz ve aileler içinde kaçınılmaz hâle geliyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hissiyatını sorgulayanlar ya tehdidin boyutunu fark etmeyenler veya durmaları gereken yeri karıştıranlardır. Gevşeklik gaflettir, kendi çocuklarını garantide zanneden, bu trajedinin kendi çocuklarına musallat olmayacağını sanan o insanları ikna etmek için uzmanların etkili bir tavsiyesi var. “Bir görüntü bin kelimeden daha etkilidir” diyorlar. Onlar; girdiği uyuşturucu krizinin altındaki uyuşturucu bağımlısı bir gencin merdiven altında nasıl çırpınıp, tir tir titrediğini, başındaki ailesinin çaresizliğini izlemeli, birkaç bağımlıdan bu illete nasıl bulaştığını dinlemeli. Bu ikna yolu sert olsa da, söz konusu olan çocuklarımız ve ülkenin geleceğidir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.