“Avcı” iken “Av” oldu

A -
A +
15 Temmuz başarısız darbe girişimi ile ABD Türkiye içindeki en önemli partnerini kaybetti ama hedefinden sapmış değil. Amacı terör örgütü DEAŞ’la mücadele maskesi arkasında PYD/YPG’ye sınır hattımız boyunca “Federal Suriye” devlet yapısı içinde, İsrail’in güvenliği ve geleceği için gerektiğinde kullanabileceği bir "Terör Devleti" kurmak. Barzani’yi kullanarak Kuzey Irak’ta kuramadıkları kantonu şimdi Kuzey Suriye’de devşirme yoluyla kurmak istiyor. Dolayısıyla İran sınırından Akdeniz’e kadar uzanan koridorda eğitip yerleştirdiği 30 bin PYD-YPG teröristine verdiği silahları geri toplamak gibi bir gayreti asla söz konusu olamaz. 
ABD, DEAŞ ile mücadele yalanına devam ederken, sahadaki pratiğinin çok farklı işlediğini herkes görüyor. PYD/YPG üzerinden kontrol ettiği bölgede bir özerk bölge dayatmasıyla Suriye’yi kantonlara bölme peşinde. PKK’ya özerk bir alan tahsis ederken Türkiye’nin hemen sınırındaki bu hendeği görmezden gelmesini istiyor. Bu tehlikeli oyunun bölgeye barış getirmeyeceğini Türkiye’nin seyirci kalması durumunda daha büyük bir karmaşaya yol açacağını biliyor.
“Nil’den Fırat’a kadar uzanan Büyük İsrail rüyası”nın gerçekleşmesi için Neo-Con/Siyonist lobinin kurguladığı planda, Afrin merkezinde yoğunlaşacak meskûn mahal savaşında, Türkiye’ye ağır zayiat verdirerek içeride çıkacak bir kargaşanın içine taşımak istiyor. Çözüm sürecinde kazdıkları hendekleri hatırlayalım. Bekledikleri olmamış, hevesleri hendeklere gömülmüştü. Bu defa da, Türkiye’yi kuşatayım derken kendini her yandan kuşatılmış bir alanda karışıklıklarla boğuşurken bulacak, avcı iken av olacak!
Başkan Trump, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı, CIA ve diğerleri her birinden sürekli farklı istikametlerde açıklamalar gelirken Türkiye’nin tavrı açık ve net. Cumhurbaşkanı Erdoğan her lisanda çok kolay anlaşılır bir açıklamada bulundu. Cumhurbaşkanının, “Bayrağını bize indirtme, yarın onları toplayıp sana vermeyelim. Söyle askerlerine o terör örgütünün işaretlerini söksünler, onları da o topraklara gömmeyelim” sözleri, ABD’nin muhatap olduğu yüzyılın en açık meydan okumasıdır. Bunun gereği olarak yapılan Afrin Operasyonu, muhtemelen ABD’nin tüm dünyada algısını, statüsünü değiştirecek önemde bir olaydır. Ama ne gariptir ki sömürge kafalı kimi aydınlarımızca büyük oyun hâlâ fark edilmiş değil.
Türkiye’nin kimseden icazet almadan olaya müdahil olması ABD’nin tek güç imparatorluğuna bugüne kadar karşı çıkmayan yeni güçlere de oyuna dâhil olma fırsatı verdi. Bu durum mevcut ittifakların tartışılmaya açılacağı anlamına gelir. ABD Neo-Conlar’ın güdümünde, İsrail’in güvenliği için bölgeyi çıkmaza sokarken kendisini çıkmazın içinde bulacak.
Bölgede kendi çıkarlarına bir düzen kurma yolunda PYD-YPG’yi desteklemekten vazgeçmeyecek ve taşeron olarak kullanmaya devam edecektir. Taşeron çapulcularla cepheye giderken “dönmemizi beklemeyin” diyen bir orduyu alt etmeyi bekleyen ABD cepheleri boşaldıkça daha fazlasını temin için kendi kamuoyunu ikna zorunda kalacak.  
“Bizimle birlikte hareket etmezseniz sonuçlarına katlanırsınız” diye müttefiklerinin üzerine pitbull salarak gözdağı vermeyi alışkanlık hâline getiren ABD yönetiminin ödeyeceği ilk bedel kaçınılmaz olarak önce kendi kamuoyunda sonra tüm dünyada yalnız kalmak olacak. Barış sürecine katkı sağlaması beklenirken barışı dinamitleyen ABD’nin alacağı hasar müttefikleri tarafından terk edilmekten çok daha fazlası olacaktır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.