Böyle gelecekseniz bir daha gelmeyin!

A -
A +
Askerî tehdit, diplomatik ilişkilerin kesilmesi, vize yasağı, ekonomik abluka, artık bunların hiçbiri Türkiye’ye karşı tutmuyor. Müttefik ya da değil, Türkiye’ye rol biçenlere karşı alttan alma politikası yerine “böyle gelecekseniz bir daha gelmeyin” deniliyor.
Pas tutmuş reflekslerin harekete geçmesi için bazen ağır tehditler işe yarar. Güney sınırlarımızda ne kadar çapulcu varsa tamamını temsil eden bir terör ordusu ile yapılan kuşatma bardağı taşırdı. Son yüzyılın “alttan alma-teslimiyetçilik” esasına dayalı dış politika ABD süt tozu ile besleme yıllarından kalma alışkanlıktı. Bugün geçmişte Sovyet tehdidi ile tutunduğumuz NATO’nun kendisi tehdit oluverdi ve bildiğimiz bütün doğrular tartışılır hâle geldi.
Biz bu tartışmaya/didişmeye, kendine gelme, ayakları üzerinde durma, bağımsız olma diyoruz ama karşı taraf mutlu değil. Neo-con yazarlar “Türkiye kontrolden çıktı… ABD için bunu söylemenin zamanı, ABD dış politikasında sertleşme zamanı” diye yazıyorlarmış…
ABD ve AB ve cümle sömürgecilerin biçtiği role itiraz edebilmek, karşı durabilmek için daha önce yapılması gerekenler var. Eğer başkalarının sana biçtiği rolden memnun değilsen, başkasının planının parçası olmak istemiyorsan o zaman kendi planını yazarsın.
Önce; bir iddian olacak, bir asırdır keşfedilmeyi bekleyen muazzam bir medeniyet birikimi ile genç nesil arasındaki engelleri önce zihinde sonra sahada açacaksın. Dünya Osmanlı üzerine kafa yorarken, Osmanlı’yı araştırırken, biz, sözüm ona Osmanlı’nın çocukları Osmanlı’yı aşağılayıp durduk bir asırdır! Yusuf Kaplan “Böyle bir felâketi, böyle bir intiharı çağımızda bizden başka ikinci bir toplum yaşamadı” diyor. Biz sırtımızı dönsek de Kültür ve medeniyetimiz bizi terk etmedi. Daha kıyısından köşesinden Osmanlı dediydik, içeriden yaygara başladı “Türkiye kontrolden çıktı” diyorlar...
Sonra, saldırgana borçlu kalmayacaksın. Ticaret yapılacaksa iki eşit taraf pazarda el tutmalı. Geç de olsa bunu iyi anladık. Tabii kolay değil yanık süt tozu bağışlarından pazarlık masasına geçiş. İlk dillendiren de 1996 yılında ABD ziyaretinde ABD Başkanına "Sizden para istemeye gelmedim, sizinle ticaret yapmaya geldim” diyen dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal olmuştu. Muhtemelen Türk şirketlerinin yönetim kurullarına yönetici atayan eski IMF memurları da Özal’ın bu çıkışı ile başlayan ve bugün kendisine kredi açan Türkiye’ye karşı “Türkiye kontrolden çıktı” diyorlar...
Daha sonra; kendi savunma sanayisini kuracaksın. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta partisinin grup toplantısında Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın son toplantısında alınan karar hakkında yaptığı konuşmada "Savunma sanayi üretimimizi belirli bir düzeye getirmemiş olsaydık şu anda ne hâlde bulunurduk. Açıkçası bunu düşünmek bile istemiyoruz. Son toplantıda şu kararı aldık. Ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek, geliştirilebilecek hiçbir ürünü, yazılımı, sistemi, acil durumlar haricinde kesinlikle dışarıdan hazır olarak almayacağız" demişti.
Türkiye’nin gücündeki bu büyük diriliş hamlesi, geri dönülmez değişim; iddialarını ve bölgedeki sorumluluğunu da büyütmüştür. Rollerdeki ve güçlerdeki bu değişimin rahatsız ettiği ABD’nin azmanlaşmış gücü, bölgede ayar tutamayacaktır; çünkü kibir ahmaklıktır!
Afrin, büyük hesaplaşmaya açılan küçük bir kapıdır ama kimse unutmasın büyük salonlara da küçük kapılardan girilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.