Menbiç’in kapısı yol ayrımı…

A -
A +
Suriye’de tüm taraflar ülkenin terör tehditlerinden arındırılarak tek parça olarak muhafaza edilmesi için çalıştıklarını söylese de sahada farklı bir maksada hizmet ediyorlar. Özellikle ABD’nin 30 yıldır ülkemizi hedef alan eli kanlı terör örgütüne eğitim ve donanım vermesi karşısında Türkiye kamuoyu haklı olarak “Bir müttefikimiz düşmanımızı nasıl destekleyebilir?" sorusuna cevap arıyor. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Türkiye ziyaretinin ardından yapılan açıklamada bu soruya ikna edici bir cevap çıkmadı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rex Tillerson’ın Türkiye ziyaretinin ardından Daily Sabah’ta yayınlanan makalesinde Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı ile Afrin’de yapmaya çalıştığını “ABD, PYD/YPG’den uzaklaşma sürecine girmeli ve bu örgütleri Menbiç’ten çıkararak Fırat’ın doğusuna göndermeli. Türkiye ve ABD güçleri, yerel halkla iş birliği içerisinde Menbiç bölgesinin güvenliğini sağlayabilir. Zaten bu model Cerablus-Çobanbey bölgesinde işliyor” diyerek özetledi. Herkesin anlayabileceği netlikte bir açıklama, bunlar Rex Tillerson’a görüşmelerde elbette ki söylendi. ABD’nin yeni planı ise Türkiye’yi gevşetme. Oysa Türkiye son otuz yıldır güneyinden bir parça koparmak niyetiyle yapılan her türlü saldırıların daha şekil almış irileşmiş kolay hedef hâline gelmiş müsebbiplerini bitirme mücadelesinde sonuna kadar gitmekte kararlı. Bunun durdurulması, askıya alınması vazgeçilmesi söz konusu olamaz. Buna mukabil Türkiye’nin maruz kaldığı bu tehditleri durdurmak için böyle güçlü bir irade ile karşı harekete geçmesini beklemeyen ABD ve İsrail, şaşkınlık yaşasa da günübirlik hesaplar içinde değil. Suriye’deki bu yangını içeri sıçratarak Nil’den-Fırat’a uzanan bir köklü projeden vazgeçemezler. Türkiye’nin savunmasının gereği olarak başlattığı operasyonlardan beklentisi “Güney sınırında PKK/YPG merkezli garnizon bir devlete asla müsaade etmemek” olarak açıkça müttefik olan ve olmayanlara daha önce de defalarca deklare edilmiş. Bunun temini, bölgede YPG’nin tasfiye edilerek, PKK’ya verilen silahların geri toplanması ve bu terör örgütlerine verilen müttefik(!) desteğinin kesilmesidir. Tam da Türkiye ve ABD’nin Menbiç’te karşı karşıya gelme riskinin zirve yaptığı bu safhada “stratejik ortak” ABD’nin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Ankara ziyaretini yaptı. Hayli uzun süren görüşmelerden Türkiye’nin açık beklentilerini karşılayacak bir sonuç çıkmadı. Açıklamalar, "İhtilafları aşmak için bir mekanizma oluşturma ve karşılıklı müzakere etme üzerinde mutabık kalındığı” yönünde. “İlişkileri normalleştirme mekanizması” denilen bu acil servis Türkiye’nin sınırındaki terör koridorunun buharlaşmasına, milyonlarca mültecinin vatanları dışında bir sığınak bulmasına bizim bilmediğimiz bir çözüm mü üretecek?  ABD’nin terör örgütlerine verdiği beş bin tır dolusu silahı bu komisyon mu toplayacak? Komisyonun ABD kanadında müzakere sınırları zaten belli. Ankara’ya gelirken, “Biz PYD’ye ağır silah vermedik, geri alacak bir şey yok” demekle kalmayıp, SDG’ye (PKK-YPG) desteğe devam edeceğiz diyen Rex Tillerson hudutları belirlemiş. Tillerson’ın bu ziyareti ABD ile yeni bir dönem başladığını göstermiyor. ABD ile yeni dönem Afrin operasyonu ile zaten başladı. Kırılma noktası ise mayıs ayında tamamlanması beklenen operasyonun yönünü Menbiç’e çevirmesi ile başlayacak. Eğer ABD bu tarihe kadar “PYD’yi çıkaracağız” sözünü yerine getirirse müttefiklik ilişkilerinin devamı mümkün olabilir. “Biz PYD’ye ağır silah vermedik, geri alacak bir şey yok, SDG’ye (PKK-YPG) desteğe devam edeceğiz” diyenlerden bunu beklemek ne kadar gerçektir? Menbiç’in kapısı, devletleri içeriden terör örgütleri kurup hırpalayarak, dışarıdan işgal etmeyi meslek hâline getiren ABD için yol ayrımı olacak. Bu tecavüzden ve kandan geçinmenin ilanihaye devam etmesi zaten mümkün değildir. Artık bütün dünyanın kabul ettiği gerçek şu ki; sabrı tükenen sadece Türkiye değil bütün dünyadır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.