ABD’nin yedek kulübesi

A -
A +
Afrin’de Terör örgütü PKK/PYD’nin yaşadığı hezimetin faturası ABD’ye kesiliyor. Vekil, asil gibidir. ABD, Suriye'de 'kara ordum' dediği Fırat'ın kuzeyindeki PKK/YPG/SDG'li terörist grupları Afrin'de sıkıştıkça yardıma koşturuyor. Afrin’den az hasarla kurtulma gayretinde ancak işlediği günahları “vekâlet savaşçıları”na yıkarak sıyrılamaz. Günahları kendisini bulacaktır. ABD, terör örgütlerine her türlü desteği vermesine mukabil büyük hezimet yaşadığı Afrin’de paçayı kurtarmak için şimdi de Pasifik’te Guam adasında özel olarak yetiştirdiği PKK’lı teröristlerden sonra -Reuters haber ajansının habere göre- Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) bağlı 1700 kadar teröristin diğer cephelerden Afrin'de sahaya sürüyor. Afrin harekâtının kendisi için yıkım olacağını biliyor. Her türlü donanımı ABD'nin karşıladığı, 1990’lardan itibaren Guam Adası’nda özel eğitimden geçirdiği teröristler; kullandığı silahlardan giydiği özel üniformalarına kadar ABD’nin özel kuvvetlerinden farksızmış... Afrin operasyonu öncesi Pentagon sözcülerinden Binbaşı Adriana Rankine Galloway, Afrin'e muhtemel operasyonlarının da parçası olmadıklarını buradaki PYD/PKK unsurları için verdikleri bir destek veya eğitim olmadığına belirterek "Onları DEAŞ'la mücadele operasyonlarımızın parçası olarak kabul etmiyoruz. Onları desteklemiyoruz ve onlarla hiçbir işimiz yok" ifadelerini kullanmıştı. Belli ki; Pentagon sözcüsü bunları söylerken çökmüş devletlerdeki savunma yeteneği zayıf, organize olamamış dağınık direnişçilerle yapacağına inandığı bir savaşın kesin zaferle biteceği görüşündeydi. Oysa Afrin operasyonundaki gelişmeler hiç de bekledikleri şekilde seyretmedi. Bu hazımsızlığın sonucu olarak ABD, yedek kulübesinde ne kadar sözleşmeli terör şirketi varsa sahaya sürecektir. Türkiye’nin operasyon hedefi ve kullandığı araçlar net ve anlaşılabilir. ABD’nin ‘Sınır Güvenlik Güçleri' kurma teşebbüsünü “endişe verici adım" olarak nitelendirerek, bunun "ABD’nin ‘DEAŞ ile mücadele' gerekçesiyle PKK'nın Suriye uzantısı olan PKK-PYD-YPG’ye verdiği desteği sona erdireceği yerde bu terör örgütünü meşrulaştırmaya ve bölgede kalıcı hâle getirmeye yönelik endişe verici adımlar” olduğunu ilan etmişti. Afganistan’ın işgali ile başlayan kâbus Irak ve Suriye’nin parçalanması ile sınırımıza dayandı. ABD; paramparça ettiği Suriye’nin en savunmasız anında, derinliklerindeki saklı değerli sırları çekip çıkarmak ve onları küçük garnizon devletçikler oluşturarak çalma hesabında. Sorumlu tutulacakları hiçbir hukuk bulunmayan çökmüş bir devletin sınırları içinde meşrulaştırmaya çalıştığı terörist grupları kullanarak bu cürmü işliyor. Dolar karşılığı satın aldığı bu ucuz adamları silah ve lojistik destek temin ederek, eğiterek uluslararası müdahale adı altındaki saldırılarında güç olarak kullanmaktadır. Bu güçlü devlet olmanın avantajı değil temelleri çatırdayan bir devletin kendi kamuoyu baskısından kurtarmak ve insan hakları ihlalleri için hesap vermekten kaçmak için kullandığı bir yoldur. Bu yol onu uluslararası suçlular ve uyuşturucu tekelleri ile aynı seviyeye düşürmüştür. Suriye’de de “güçlü olan haklıdır” kafasında, tek güçlü rolü oynayan ABD işlerin Afrin’de tersine dönmesiyle bölgede yaşanan zulüm, tecavüz ve katliamlarının kendisine mal olacağı korkusuyla terör şirketlerine sığınıyor. Her şey bittiği zaman “ben yapmadım, o vekâlet savaşçıları yaptı” diye kendini aklama yoluna gidecek. Yedek kulübesine doldurduğu “vekâlet savaşçıları” itibarını kurtaramayacaktır. İşlediği günahlar kendisini bu girdapta yakalayacak...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.