Geleceğin gazetesi nasıl olacak?

A -
A +
Geçtiğimiz hafta içi, Doğan Medya Grubu'nun satışı “gazetelerin geleceği ne olacak” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Belli ki bir medya grubunun el değiştirmesinden rahatsız olanlar, bu satışı yazılı basının geleceği için endişe verici olarak değerlendiriyor.
Doğru soru “gazetelerin geleceği ne olacak” değil “Geleceğin gazetesi nasıl olacak?” olmalıdır. Sosyal medya imkânlarının yaygınlaşması bildiğimiz mürekkeple matbaalarda baskısı yapılan gazetelerin alanını daralttı tartışması ilk değildir. Radyo, kişisel bilgisayar ve televizyon yayıncılığı hayatımıza girdiğinde de aynı tartışmalar yaşanmıştı. İlk fırtına geçince her biri kendi hak ettiği yeri aldı.  
Bu çağ, mal ve hizmetin üretim süreçlerinde çeşitleme kadar, onların hangi araçlar üzerinden tüketiciye ulaştırılacağını da değiştiriyor. Bu durum habercilik alanında da geçerli. Kavga ise yazılı medya ile sosyal medya rekabeti üzerinden yapılıyor. Hangisinin kullanılacağı, arayanın ne aradığına bağlı. Söz konusu haberse, elbette aynı habere isteyen basılı gazeteden isteyen online gazeteden ulaşabilir. Oysa gazete bir haber bavulu değildir. Sorumluluğunu sadece habercilik ile sınırlayanlar, medyadaki çoklu ortamın kütüphaneleri bile tehdit ettiğini savunanlar haberi kâğıttan değil ekrandan okumaya alışarak büyüyen nesille birlikte kullanıcı alışkanlıklarının değişimi ile açıklıyor.
Bu defa tartışma çok daha geniş bir alana taşınıyor.
Konuyla ilgili geçmişte yapılan bir oturumda Axel Olesen (Kopenhag Gelecek Araştırmaları Enstitüsü Direktörü) “Gazetelerin, gelecekte ne olacağına okurlar karar verecek. Çünkü gazeteler aslında okurlarına aittir. Gazeteler de okurun sesini daha fazla dinleyerek okurların arayışlarının gazetede yer almasına izin vermeli. Bunlar mutlaka haber olmak zorunda değil, ama onlardan gelen ve onları yansıtan yazılar olmalı” demişti.
Gazete okur sayısında dünyadaki gerilemenin sebebi İnternet ve dijital gazeteciliğin yükselişi değil gazetelerin kendi içinde kaybettiği fikrî zenginliğin irtifa kaybederek giderek magazin dediğimiz çamur sahaya dönmesidir. “Gazete okur”u, sosyal medyadaki “takipçi” karakterinin karşılığı değildir. Bunlar farklı şeyler. Gazete okuru ile sosyal medya takipçisini mukayese etmek yanlış olur. Sayıların genişliği ise, insan topluluklarının ne aradıkları ile ilgili.
Sahada izleme, yorulma ve yorumlama yerini “dikizleme” denilen “kim ne yapıyor” arayışına bırakınca elbette ki sosyal medya dediğimiz saha çok kolay ulaşılabilir bir nesnedir. Ama kararlarımızı, tercihlerimizi yöneten hangisidir?
Siz önemli bir konu için hangisini referans alırsınız? Japonya’daki yüksek lisans öğrencisi tezini hocasına takdim ettiğinde, hoca referanslarını nereden aldığını sorar. Bizimki, “İnternet üzerinden” deyince, hocası “Bir milyon kitap bulunan üniversite kütüphanesini bırakıp, internete sığındın. Çalışman reddedildi, doğru kütüphaneye!” der...
Sosyal medya blogları üzerinden yapılan paylaşımların bildiğimiz gazetecilik karşısında kurumsallaşma ve marka değeri inşa şansı yok. Burada kastettiğimiz kullanılan dijital kuramlar değil fikrî bütünlük ve karakterdir. Fikir ve doğru haber ihtiyacının sosyal medya balonlarından sağlıklı karşılayabilme (kes-yapıştır) köşebaşı ayaküstü noktalarındaki hızlı beslenmeye benziyor.
Hele sosyal medya üzerinden kütüphanelere meydan okumak anlaşılır bir şey değildir. Hayatın kendisi tersiz ve emeksiz “Kes yapıştır”ı geçerli kılmıyor. Sosyal medya kullanımı hayatımızda doğru yerde konumlandığında “marka değeri yüksek” gazetelerin toplumsal hayatımıza yön vermedeki yeri daha da güçlenecektir. Bu da zamana bağlı.
Gazeteler “fikir” veren ürünlerdir, teknolojik gelişmelerin herkese yayıncı olma imkânı verdiği fikrî zenginlik değil, kirliliğin hâkim olduğu bir ortamda sıkışıp kalanların, satın aldığı takipçilerine sınırlı “algı servisleri” denemesinin uzun sürmesi mümkün görünmüyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.