​Erken seçim; meşru gerekçe ve millî mecburiyet

A -
A +
Fırtına şimdilik dindi ve 24 Haziran 2018 erken seçim tarihi oldu.
Erken seçimi zorunlu hâle getiren nedir? Ne Afrin zaferi ne de muhalefetin pejmürdeliği ittifakın seçim iştihasını kabartmadı. İttifak, “erken seçimi” bir fırsatı değerlendirmek değil bir mecburiyetin gereği olarak yerine getiriyor.
Sayın Bahçeli'nin ifade ettiği “Türkiye’ye yönelik siyasi ve ekonomik operasyonlar günbegün ivme kazanmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında, Türkiye’nin 3 Kasım 2019 seçimlerine kadar istikrar ve denge hâlinde ulaşması zor görünmektedir. Kaosa oynayanların bu oyunlarını bozmak” tespitleri “meşru gerekçe ve millî mecburiyet” olarak AK Parti kanadında da kabul gördü erken seçim kararı alındı.
Önemli olan bu kararın alınma süreci değil, yeni 15 Temmuz’lar üretme peşindeki çokuluslu çetelerin içerideki ortaklarının planlarının bozulması.
Suriye üzerinden dışarıdaki, kur ve faiz oyunları ile içerideki kuşatmanın kırılması güçlü istikrara bağlı. Daha Cumhurbaşkanı adayı çıkartamayan muhalefet blokunun erken seçime "hodri meydan" diye karşı durması seçime hazırlar manasına gelmez. Onların derdi sistemin parçası olmak değil halka dayanmayan ayak oyunları ile sistemi parçalamak. Yetkin bir Cumhurbaşkanı adayı ile meydana çıkmak değil, Sayın Erdoğan’ı siyasetin dışına atma derdindeler. Halka dayalı siyaset üretme yetenekleri hiç olmadı, geriden gelen böyle bir tarihsel alışkanlıkları var.
Erken seçim için bir başka önemli gerekçenin de “15 Temmuz saldırısının siyasetin alt kadrolarında ve asker sivil bürokrasiden temizleme hamlesinden sonraki safha” olduğu tespitidir.
Erken seçim, vatandaşın siyasete dönük beklemedeki cevapsız duran sorusunun karşılığıdır.  Ardan Zentürk bu sorunun “Siyaset FETÖ’den temizlendi mi? Bu devletin kılcal damarlarına kadar sızmış tarihin en büyük ihanet şebekesi, siyasete sızmadı mı?..” olduğuna işaret ediyor. Bu bütün siyasi kadroların cevaplaması gereken sorunudur ve iktidar partisiyle sınırlı değildir.               
Zentürk yazısında “Biz gerekeni yaptık, siyasetten sızmaları temizledi, sözleri toplumu siyasetin temizliği konusunda ikna etmeye yetmedi. Toplum, FETÖ’yla  iltisaklı ve irtibatlı olmadığını çok iyi bildiği isimleri, bir seçim listesinde görmeden asla tatmin olmaz” tespitini yapıyor.                                                                  
Keza vekillerdeki değişim ihtiyacının bir toplumsal talebe dönüşmesi her seçimde doğal bir süreç olmuştur. Aday belirlemede birden fazla parametreye bakılır.
Vatandaşta “temizliğin yeterliliği” konusunda kafa karışıklığına sürüklemek, olmayanı etiketlemek ve bunu bir zaaf olarak kendi lehine kullanmak isteyen, “memleketi isyana zorluyorsunuz” diyen Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener gibi isimlerin manevra alanı olarak kullanmak istemeleri açıktır.
Muhtemelen Sayın Devlet Bahçeli'nin erken genel seçimi gündeme taşımasında “kargaşa” köpürtülmesi olarak gördüğü bu toplumsal beklentiyi daha fazla beklemeden cevaplanmasının payı var.   
Geçmiş erken seçim tecrübelerinin aksine bu defa erken seçimin avantaj hâline getirilmesinde siyasi partilerin vekil adaylarını çok titizlikle seçmiş, milletin arkasında duracağı isimler olması etkili olacaktır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.