Sadakat, tarihe ve milletedir...

A -
A +
Yerel seçimlerde yaşadığımız rekabetin konusu, sadece şehirleri kimin daha güzelleştireceği, imar edeceği, trafik, ulaşım, park bahçe, otopark, gibi sorunlarla baş edebileceği ile sınırlı değil. Türkiye’nin istikameti ve geleceği ile ilgili. 
Türkiye’nin bugünkü istikameti “Muhafazakâr Demokrasi” olarak tanımladığımız, fikir, teşebbüs, din ve vicdan hürriyeti şeklinde özetlediğimiz felsefesidir. Türkiye bunu hür iradesi ile kabul etmiştir ve AK Parti uzun soluklu iktidarını siyaset, ekonomi, bürokrasi ve iş dünyasındaki değişim ve halkına verdiği güvene borçludur.
Bu seçimlerde rekabetin dalgası derinlerde Türkiye’nin yönünü çevirme kavgasıdır. Bu kavganın merkezi her zaman üç büyük şehir üzerinden olmuştur.
Önceki gün Antalya’daki MHP toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli MHP’nin “Türkiye’nin beka sorunu karşısında üzerimize düşeni yapıyoruz” diyerek İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday göstermeyeceğini açıkladı.
MHP’nin bu desteği İstanbul ve Ankara seçimlerinin büyük ölçüde  “Cumhur ittifakı” lehine sonuçlanmasını garanti eder. Bahçeli'nin İstanbul merkezli seçim sonuçlarını “Türkiye’nin beka sorunu" olarak görmesine mukabil bazı adayların “adaylıkları” konusundaki ısrarcı tutumları, Başkanlık dışında başka beklentilerinin olması milletin gözünden kaçmıyor.
Anlaşılıyor ki, AK Parti ve MHP’nin yerelde oluşturacakları Cumhur İttifakı’nın İstanbul ve Ankara için nasıl bir hayati önem taşıdığını tartamayanlar var. Türkiye siyaseti bu illerdeki seçim sonuçlarına göre şekillenir, ya yükseliş hamlesine devam eder veya makas değiştirerek istikametini eskiye çevirmek isteyenlerle yeniden eski günlerine döner.
Bu durumu iyi anlatmak için Türkiye’nin huzuru, barışı, geleceği kalkınma ve refahı bakımından özellikle İstanbul’un ne manaya geldiğini ve Türkiye hasımlarının olaya nasıl baktığını hatırlamakta zaruret var. 
25 yıl önce Sayın Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığını kazandığı haberinin dışarıda nasıl değerlendirildiğini Selahaddin E. Çakırgil şöyle aktarıyor: 
“Sabah saat 05.00, Amerika’nın Sesi Radyosu’nun Farsça programı başlıyordu. Hemen onu açtım… ve spikerin, dehşete kapılmış bir ses tonu ile duyurduğu ilk haber cümlesinin Türkçesi şöyleydi: Tarihin iki büyük imparatorluğuna (Doğu Roma/Bizans ve Osmanlı’ya) asırlarca başkentlik yapmış olan İstanbul, İslâmcıların eline düştü!..”
Yerel yönetimlerin el değişmesini sanki kuşatma altındaki İstanbul işgalcilerin(!) eline düşmüş gibi gören/gösteren bu saldırgan anlayışa karşı Sayın Devlet Bahçeli'nin desteğini en iyi bilen “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye Cumhur İttifakı’na olan bağlılığını bugün bir kez daha beyan ettiği için bir kez daha teşekkür ediyorum” diyen Sayın Erdoğan oldu.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın konuşmasındaki “AK Parti olarak ülkemizin ve milletimizin beka mücadelesinin en önemli dayanak noktalarından biri olarak gördüğümüz ‘Cumhur İttifakı’na bağlılığımızı buradan tekrar beyan ediyoruz. Sayın Bahçeli’ye önümüzdeki seçimlerde, İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday çıkarmayarak AK Parti’yi destekleme kararı için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum” sözleri millet adınadır.
Teşekkür de, sadakat de tarihe ve milletedir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.