Makama geldiğinde değişenler(!)

A -
A +
İnsanlar delil ve kanıtın değil modellerin arkasına takılır. Özellikle siyasi hareketlerin istikametini liderin tavrı belirler. Beden dili ile verilen mesajın ikna edici olmasına mukabil söz ile anlatılanlar zayıf kalmaktadır. Onun için liderlerin nerede durduğu, kiminle aynı kareye girdiği her zaman önemli. Kendisi proje üretemeyen mefluç muhalefet önümüzdeki yerel seçimlerde umudunu AK Parti içindeki aktörleri kendi fotoğraf karesine çekmekte görüyor ve bu durum bir kısım medya tarafından da besleniyor. Muhalefetin beklentisi bu yönde olunca son olarak dikkat çekici olan Sayın Gül’ün Kılıçdaroğlu ile aynı kareye girmesi oldu. Sayın Abdullah Gül'ün önceki gün Kılıçdaroğlu ile yaptığı söylenen görüşmesi üzerine yapılan değerlendirmeler çok da farklı değil. Yahya Bostan’ın haber kaynağına dayanarak yazdığı  “Analizim şu; Gül Brüksel’de de bazı görüşmeler yaptı. AK Parti’nin yerel seçimlerde kaybetmesini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zayıflamasını istiyor. Alternatif olarak Türkiye’nin kendisine ihtiyaç duyacağını umuyor. Bu yüzden sık sık muhalefetle görüşüp onlara akıl veriyor. Gül muhalefetin üst aklı gibi davranıyor” şeklinde. Keza, görüşmeye nezaket ziyareti diyenlerle beraber “Sayın Erdoğan’ı alaşağı etmek isteyen güç odaklarının değirmenine su taşıyacak bir yer…” olarak konumlandıranlar da var. Her halükârda muhalefetin bu görüşmelerden beklentisi; kendi siyaset tabanını AK Parti tabanından parça kopararak büyütmek gayreti. Ancak siyasi tecrübelerimizde bu daha önce denenmiş operasyonlar mevcudu büyütmekten başka sonuç vermemiştir. Muhalefetin derin düşüncesi AK Parti'de geçmişte yaşanan AP üzerinden güçlü politikacıların kullanılarak kurgulanan "41'ler Hareketi"ne benzer bir çatlak oluşturmak. Bu operasyonların perdesi her defasında oyuna malzeme olanların siyaset sahnesinden savrulması ile kapanmıştır. Bir toplulukta her duygu, her hareket sirayet edicidir ki, birey kişisel çıkarını topluluğun çıkarına kolayca feda edebilir. Bu fedakârlık hâli aslında insanın tabiatına aykırı olmakla birlikte ancak bir kitleye dâhil bulunuldukça meydana çıkan ve sürekliliği devam eden bir durumdur. Aidiyet bağları kopunca kişisel kanaat/ego baskın çıkmaya başlar, kişi kolaylıkla makas değiştirir. Bu, özellikle siyasetçiler için geçerlidir. Kanaatimce önümüzdeki seçimlerde, özellikle AK Parti cephesinden sonuçları belirleyici olacak olan; teşkilatların Sayın Erdoğan’ın ısrarla “gönül belediyeciliği” üzerine vurguladığı mesajlarını kitlelere iletmedeki başarısıdır. Sayın Erdoğan’ın teşkilatlara her fırsatta tekrarladığı “Bize gururlanmak, kibir asla yakışmaz. Tevazuyu hiçbir zaman elden bırakmayacağız. Mevlana'nın dediği gibi toprak gibi olacağız. Gururların gerçek sahibi olan Allah'tır. Tokad-ı ilahi gelir, verilen makamlar tek tek geri alınır" ikazı “gönül belediyeciliği”nin giriş kapısıdır. Vatandaşı artık sadece hizmet kesmiyor “bu hizmeti zaten yapacaksın...” diyor. Öyle anlaşılıyor ki; seçimlerde değişenler “makama geldiğinde yürüyüşü bile değişenler” olacak…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.