Bir gün geleceğim!..

A -
A +
 
Hatırlayın her yıl şiddetli yağışlar başladığında farklı coğrafyalarda dere yatakları üzerine yapılan evler, araçlar, bahçeler ve hatta insanlar sellere kapılıp gider. Burada sel 'doğal afet' değildir. Sadece “sel yatağını hatırlamıştır” ve derelerin "bir gün geleceğim" diye seslendiğini duyanlar coğrafyanın geçmişini bilenlerin tüm ikazlarına rağmen...   
Hayat böyledir, kural ülkelerin geçmiş ve geleceği için de geçerli. Sınırlar aşılınca gerçek mülk sahibinin bir gün geleceği bilinmeli... Bugün Karabağ'da yaşanan aynen budur. Bugün işgal altındaki coğrafyaların yarınki geleceğini merak edenler buraların geçmişlerine bakmalıdır. Dünya üzerine çöreklenmiş işgalci küresel güçlerin direnmesine rağmen Batısından Doğusuna büyük bir değişim yaşıyor. Süren Azerbaycan Ermenistan savaşı bunun bir parçası.
Büyük resme baktığımızda geçmişlerinde büyük bir medeniyet kuran ülkelerin bugün büyük bir uyanış içinde olduğu ve medeniyet yataklarını hatırlayarak arkalarında devasa ses ve hengame bırakarak önüne çıkanı silip süpürdüğünü görüyoruz.
İşgal altındaki topraklar, kıyıma uğramış bir kültür, bir dünya görüşü, bir estetik bir bilim anlayışına geri dönüyor. Yenilenme talepleri ardından çok sancılı ve gürültülü bir geri dönüşüm sürecinin başındayız.
ABD ve AB ülkeleri neden yetmiş yıl ileri karakolu olmuş bir müttefikini durdurmak istemektedir? Dünün az gelişmiş ülkeler ‘konumundan’ çıkan Türkiyenin yaklaşık yüz yıldır süregelen “dayatmalar” üzerine oturan ilişkilerini sürdürmesi imkânsız.
Batı emperyalizmi kendisini hayatta ve ayakta tutan sömürgeci düzenini (başka ülkelere ait zenginliklere el koyarak) devam ettirmek zorundadır. Batı karşısındaki bu güçlenmeyi frenlemek, kayıpları önlemek için kuşatma gayretinde.
Türkiye’nin içine kapalı bir ülke olmaktan uzaklaşıp, Batı’nın kontrolünde her hamlesi için vize alma durumunda olan bir ülke olmaktan çıkması, kendi kalkınma siyasetini oluşturması, haklarını araması bu saldırıların sebebidir. 
Birçok uluslararası ve ulus bünyesindeki “kurum” aslında Batı'nın sömürü düzeninin sürdürülmesini sağlayacak şekilde işlemektedir. Emperyalizmin çarklarını çeviren yapı Orta Doğu'da petrol şeyhleri, askerî diktatörler aracılığı ile yürütülmektedir. Demokratik olduğu bilinen çoğu ülkede ise vesayetçi kurumlar korumasındaki siyaset merkezli kurumlar ile sağlanıyor.
Kendi topraklarının sömürgeciler tarafından işgali, insanlarının kıyıma uğraması, zenginliklerinin talan edilmesine susan bu sözde ilim adamı, siyasetçi ve sanatçılar mazlumların karşı çıkma hareketleri karşısında sokaklara dökülerek barış havarisi kesilmektedir. Bunlar sömürgecilerin kaybetmesinin kendi alanlarını kaybetmek anlamına geldiğini bildiklerinden patırtı çıkartmak isterler...
Azarbeycan'ın Karabağ'da Ermeni işgaline karşı verdiği mücadeledeki başarısının ardından İlhan Cihaner’in imzasıyla “Gelecek için biz” grubu skandal bir bildiri yayınladı. Bildiride “Azerbaycan ve Ermenistan’ın yoksul çocuklarının hayatları iktidarlarlarını savaş çığırtkanlığı ve düşman üretme üzerine kuran siyaset elitlerinin tercihlerine feda edilemez" denilen bildiride işgalci Ermenistan'a toz kondurulmadı.
Emperyalist düzenin çarkları yaklaşık yüz yıl böyle çalıştı... Meseleye buradan bakınca Azerbeycan-Ermenistan savaşında Azerbaycan’a ateşkes çağrısı yapıp Ermenistan’a “işgal ettiğin topraklardan çık” demeyenler hangi çarkın parçası?..
Türkiye “garnizon ülke” konumundan çıkıp kendi sınırlarına dönüyor. “Sel yatağını hatırladı” nerede durduğunuzun artık bir önemi ve Türkiye'nin yükselişini kabul etme dışında başka seçenek yoktur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.