Kim anlatacak?..

A -
A +
Kanal İstanbul'un üzerine inşa edilecek ilk köprünün temeli, önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla atıldı.
Avrupa Yakası'nda Karadeniz ile Marmara Denizi'nin arasına yapılacak Kanal İstanbul'un uzunluğu yaklaşık 45 kilometre, taban genişliği asgari 275 metre ve derinliği 20,75 metre olacak.
 
Kanal İstanbul ile özetle "İstanbul Boğazı'nın tarihsel ve kültürel dokusunun korunması, deniz trafiğindeki yükün azaltılarak Boğaz'ın trafik güvenliğinin ve seyir emniyetinin sağlanması, yeni bir uluslararası deniz trafiğine açık bir su yolunun oluşturulması ve muhtemel bir İstanbul depremi dikkate alınarak yatay mimariye dayalı depreme dayanıklı yerleşim alanları oluşturulması”nın amaçlandığı ifade ediliyor.
Ne var ki erken seçim için didinen muhalefetin öfkesi bu defa Kanal İstanbul’a yönelmiş durumda. Yapılan eleştiriler ve bu eleştirilerin toplumdaki karşılığının makul sınırlar içinde kalmasını eleştirilerin hakkaniyet, ilmi ve ahlaki seviyesine bağlamak geçmişte olduğu gibi mümkün değil.
 
Depremi tetikleyen gücü yer altında değil yer kabuğunun üstünde arayan gözü kararmış bir anlayıştan insaflı eleştiri beklemek hayaldir. Kanal projesini “İhanet” olarak damgalayan bir “sokak diliyle” mücadelede doğru ve etkin sonuç ancak yapılan işi halka akademik seviyede değil güncel dil ile anlatmakla alınabilir.
Bunun sıkıntısı Menderes, Demirel ve Özal dönemlerinde yaşandığı gibi bugün de yaşanıyor. Muhalefet açtığı pankartta işi “Ya İstanbul ya Kanal” gibi izahı zor bir tercihe taşıdı. O zaman yapılması gereken ofisteki koltukların rahatlığını, TV stüdyolarının cazibesini bırakıp halkın kapısını çalmaya kaldı demektir.
 
Bu mecburiyetin zirveden ziyade bürokratik kadrolarda ve teşkilat tabanlarında çok da fark edildiği kanaatinde değilim. Üstelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hemen her fırsatta AK Parti teşkilat mensuplarına “Bizde tevazu olacak, gurur ve kibir olmayacak, ülkeye yaptığımız hizmetleri anlatırken bir yandan da büyük ve güçlü Türkiye hedefimizi milletle paylaşacağız. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, adalette, emniyette, enerjide, tarımda yaptıklarımızı anlatacağız” diyor.
İnsan temelli ikna kolay iş değil, “üslup ve araç” meselesidir. AK Parti açısından bu durum sadece Kanal İstanbul ile de sınırlı değil. Ağzı olanın konuştuğu bir ortamda kendi doğrunu anlatmak insanlarla görüşmeye bağlı.
 
Eğer siz sonuçta insanları ilgilendiren bir mesele hakkında yeteri kadar doğru bilgi vermezseniz başkaları bu boşluğu doldurur ve bu da sizi memnun etmez, hoşunuza da gitmez. Ortalıkta bilgi kirliliği ve kulaktan dolma öyle haberler var ki…
Son olarak Kanal İstanbul ile ilgili sabukluk “Kanal inşaatı, İstanbul depremini tetikler” diyen temelsiz paylaşımlara kadar düştü.
Kanala dair gerçek dışı beyanların kirliliği; projenin getirisi, gerekliliği ülkeye katkısının anlatılması ile önlenir.
Çevre ve şehircilik bakanlığı Kanal İstanbul için 34 ayrı başlık altında 16 bin sayfalık bir rapor hazırlamış. Bu iyi ama 16 bin sayfalık bir rapor 500 sayfalık 32 citlik bir set eder. Kime nasıl ulaştıracak ve okutacağız?
 
Bu çalışma uygulamacı teknik bürolar için gerekli ve elzem ama tabandaki insanların itirazlarını karşılayacak, sorularını cevaplandıracak seviyede basit ve okunabilir malzemeye ve aracılara ihtiyaç var. Bilindik söz ama gerçek payı var, derler ki: “Roma’da siyaseti sokak belirler…”
Bu da insana ve inanca dayalı çalışmaya bağlı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.