Geleceğimizin temeli dün yaptıklarımızdır...

A -
A +
Bugünlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Ben genç değilim, genç rolü de yapmam. Ben sizin demokrat amcanızım…” söylemi kendisine yeni bir kimlik arayan tüm siyasetçileri heyecanlandırdı(!) çok yakında “Demokrat Ablalar, Teyzeler” de piyasaya çıkar.
Bana yetmişli yılların TV’sindeki çizgi film kahramanı Bay Mogo’yu hatırlatan Demokrat Amca, Z Kuşağı denilen genç seçmen tabanı ile duygusal bir bağ kurmak istiyor.
“Z Kuşağı” diye; 1997-2012 yılları arasında doğan, bireysel, sorgulayıcı, internet üzerinden sosyalleşen, bilgiye çabuk ulaşması nedeniyle çabuk gelip çabuk vazgeçen, sabitesi zayıf ve kolay koridor değişen, otoriteyi sevmeyen genç nüfus tarif ediliyor.
Geçmiş siyasi iktidar dönemleri ile ilgili özellikle kirli dönemler ve aktörleri ile ilgili “yaşanmışlık tecrübesi” olmayan bu kesim kolay ikna edilebilir kabulüyle 2023 seçimleri için siyasetçilerin hedefinde.
 
Yapılan araştırmalara göre, 1 Kasım 2015’teki seçimde, seçmenlerin yüzde 2'si 'Z Kuşağı’ndandı. Haziran 2018’de bu oran yüzde 7’ye yükseldi. Haziran 2023’te yapılması planlanan seçimde ise oran yüzde 16’ya yükselecek ve kullanılan oy sandığında önemli bir yer kapacak. Yani bir bakıma seçim sonuçlarında önemli belirleyici olacak.
Bu durum siyasetçilerin iştahını kabartınca erken davranarak bir kimlik ve söylem yenileyerek görücüye çıkıyorlar. Haksız değiller… İlk davranan “Demokrat Amca.,.” kimliğiyle Kılıçdaroğlu oldu. Sırada “Demokrat Teyze” olabilir,
Bu pay kapma mücadelesinin esası seçmen tabanı ve siyasi yelpaze üzerinde hâlen mevcut “Liberal-Sosyal Demokrat-Muhafazakâr” kanallara yeni ve farklı bir kanal açmak.
Ben biraz bu açılımın mevcutların hangisinden parça koparacağı üzerinden değerlendirmeleri paylaşayım. Çünkü hedefte olan “Muhafazakâr-Demokrat” siyasettir.
 
Modern hayatın dayatmaları karşısında kendilerini avantajlı görenler “geleneğin bertaraf edilerek” genç kuşakları yanlarına kolay çekeceklerini söylüyor. Zaman ve zemin bizden yana, diyorlar. Gerekçeleri ise; “Z Kuşağının geçmişi konuşmaktan nefret eden ve geleceği konuşmak isteyen bir görüşe sahip olmasıdır...” Yani demek istiyorlar ki: Geçmiş geçmişte kalsın... Bütün siyasi aktörlerin parti veya kişilerin sicillerini sıfırlayalım yeni bir sayfa açalım…
Siyasi hafızası silinmiş, unutmuş veya unutturulmak istenen partiler üzerine bir gelecek kurma fikri bana tutmaz gibi geliyor. Geçmişine bakmadığım bir siyasi partinin geleceği için hayal kurulmaz. Herkesin günahı bir gün kendisini bulur…
Ancak, Kültür ve değerler “su kuyusu” gibidir, kullanılmazsa çekilir ve kurur. Erken yaşlar daha çok etkilenmekle birlikte bunun istisnası olmaz. İnsan neye odaklanırsa oradan büyür, neyi ihmal ederse oradan da kurur…
Bu değişime siyaset üstü baktığımızda, eğitimin, kültürün, sanatın, medyanın sömürgeci, mankurtlaştırıcı bir zihniyetle âdeta toplumu yok etmek için savaştığı bir ortamda genç kuşaklar istikametlerini nasıl bulacaklar?..
Geçmişi silip “Haz ve Hız”a teslimiyetin sonuçları sadece seçim sandığı ile sınırlı kalmaz!.. İkide bir “Beka Meselesi…” dediğimiz şey bütün kuşakların yürüdüğü istikamet yani geleceğimiz ile ilgilidir…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.