Evkolik mi olduk?..

A -
A +

“Hayat eve sığar” derken evlere sığmamaya mı başladık? 

Enflasyon ile mal ve hizmet fiyatlarındaki sıçrama içinde konut ve kira fiyatlarındaki artış daha uzun müddet tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. İnsanlarda ruhsal ve bedensel sarsıntılara yol açan depremlerden sonra çadır müptelası olmak gibi pandemi de konutları farklı bir yere taşıdı.    

Psikologlar bu durumun aidiyet ihtiyacı ve hayata tutunma şekli ve pandemi dolayısıyla kendini emniyete almanın farklı bir yolu olduğunu söylüyor.

İnsan; varlığını tehdit eden bir afetle karşılaştığında bazı toplumsal değerlere veya çevresine tutunarak ve yaslanarak kendisini güvende hisseder. İnsanlardaki psikolojik tepki ve bozukluklara karşı alınması gereken en önemli tedbir “çevre desteği”dir. Fakat Covid-19 pandemisi insanlara bu kapıyı ilişkileri mesafe ile sınırlayarak kapattı.

2020 yılı mart ayından bu yana hüküm süren Covid-19 pandemisinin sosyal, ekonomik ve psikolojik etkileri hayatımızın üzerine gelip çöküverdi. Herkesin potansiyel risk altında olması, yalnızlık, sosyal izolasyon, damgalanma, mali sıkıntılar, iş ve çalışma şartlarının değişmesi sonucu artan depresyon salgını “sağlık sorunu" olmaktan çıkarıp küresel bir “Psikolojik travmaya” dönüştürdü.

Bazılarına göre bir davranış bozukluğu olarak sıkıntıyı defetme kabilinden konutlarda tamirat ve tadilatlar ile mutfaklardan başlayan değişim, mevcudu satıp yenisini almak şeklinde yeni konutlara olan talebi normal sınırlarının üzerine çıkardı. Zaruri ihtiyacı karşılamanın çok üstündeki konut talebi piyasada virüs gibi yayıldı.

Bundan sonraki gelişmeler salgının seyrine bağlı. Çok sayıda uzman Omicronun koronavirüs salgınını bitirecek son varyant olacağı görüşünde. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada “Benim tahminim de büyük ihtimalle şubat ayına kadar Delta, Delta plus ve Omicron varyantları birlikte olacak, salgın Türkiye içinde haziran ayından sonra gündemimizden çıkacak. Çünkü enfekte olmayan kişi kalmayacak gibi görünüyor…” demişti.

Pandeminin daralttığı ruh dünyamızı dış mekânları büyüterek genişletmemiz mümkün değil. Mekân büyütme savaşının zenginlikle, fiyatlarla çok da alakası olmadığını düşünüyorum. Hatta ekonomik savaş için çizgisini örnek aldığımız Asya Modeli diyoruz ya!.. Buyurun bu ortalama kalkınmışlık modeline konut üzerinden yakından bakalım.  

Dr. Cem Kozlu diyor ki: (Vizyon Arayışları ve Asya Modelleri 1994)

“Akşam yemeği için gittiğim bir evde aile reisi uluslararası bir elektronik firmasında genel müdür yardımcısı. Sefaretlerin yoğun olduğu şık bir mahalledeki 70 metrekarelik bir daireyi alabilmek için babasından borç almak zorunda kalmış. Misafir salonu aynı zamanda yemek odası ve ailenin oturma mahalli görevini yapıyordu. Yersizlikten bu oda ile yanı başındaki mutfak arasındaki kapı yerinden çıkarılmıştı. Ufacık giriş holünün öbür tarafında iki tane küçük yatak odası olduğunu öğrendim. Ev sahibi (Japon) evlerinin müsait olmaması nedeniyle tekrar tekrar özür diledi…”

Hepimiz ailesi ve arkadaşları ile iyi ilişkileri olan kişilerin hayattaki zorlukları çok daha kolay aştıklarını, çok daha mutlu olduğunu biliyoruz. Tartışmasız olarak aile, iş ve sosyal hayattaki başarımız onlarla olan bağlarımızın gücü ve desteği ile mümkün. İki yıllık salgın süreci, yalnızlaşan insanın hayatındaki kişilerin kıymetini anlaması için bedeli yüksek bir tecrübe oldu.

Son günlerde giderek artış gösteren şiddet, cinayet ve intihar vakalarının artışı bizi ikaz ediyor. Dikkatli bakılınca, her bir vakanın altından bir iletişimsizlik ve yalnızlık hikâyesi çıkar. Psikolojik açıdan hayatta kalmak için bu iletişime her insanın ihtiyacı vardır.

Pandemi sonrası yeni mücadele “Yalnızlıkla” olacaktır…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.